Elitler Sınıfı - Cilt 9 - Bölüm 9 - Kamuro’nun sırrı
Cilt 9 – Bölüm 9 – Kamuro’nun sırrı
Okulun açılış töreninden yaklaşık bir hafta sonra Sakayanagi, benimle iletişime geçti. Yurda giderken, bir markete girmiştim. Hemen alacağımı alıp çıktım.
“Bir dakika bakar mısın?”
Yurt ile market arasındaki yoldayken, sınıftan tanıdığım bir sima bana seslendi.
“Efendim?”
“Okul başlayalı çok olmadı ama seninle konuşmak istiyordum, Kamuro-san.”
“Adımı hatırlıyorsun.”
“Tüm sınıf arkadaşlarımın adını ve yüzünü ezberledim.”
Bu kızın yavaşça yanıma doğru geldiğini gördüm. Elindeki bastonu tutuşundan bacaklarında bir sorun olduğu belli oluyordu.
Adı aklıma geldi- Arisu Sakayanagi.
Fiziksel rahatsızlığıyla ilk bakışta dikkat çeken birisiydi. Sınıftaki kimsenin adını ezberlememiş olsam da, adı aklımdaydı.
“Yurda dönüşte sana eşli edebilir miyim?”
Normalde hemen reddederdim ama nedense ortamdaki havadan onu reddedemedim.
“Nasıl istersen.”
“Sağ ol.”
Bana hoşnut bir gülümsemeyle bakarak hızıma yetişmeye çalıştı.
“Hızlanacağım derken düşersen yardım etmem haberin olsun.”
“Tamam. Bastonla uzun süredir arkadaşım, hallederim ben.”
Buna rağmen hızlı yürüyemiyordu.
“Haa…”
Refleks olarak söylediklerine şaşırsam da, Sakayanagi umursamadı. Görüntü olarak savunmasız bir tavşanı andırsa da, kalbinde aslan yatıyordu.
“Az önce markette ne yapıyordun?”
“Anlamadım?”
“Gördüğüm kadarıyla, bir şey satın almadın.”
“Ha? Hani olur ya, bazen aradığın şeyi bulamazsın markette.”
Bu sohbeti genel bir duruma bağlayarak burada bitirmeye çalıştım ama Sakayanagi kolumdan tuttu.
“Marketten bir ürün çaldın, değil mi?”
Sakayanagi gözlerimin içine bakarak sordu. Gözlerinin içi gülüyordu, eline yeni oyuncak verilmiş bir çocuk gibiydi.
“Etrafta dolaşarak kameraların yerini belirledin. Yoksa bu okulda ilk kez mi hırsızlık yaptın? Ya da bu markette ilk miydi?”
“Hırsızlık yaptığıma emin misin?”
“Evet. Beni ciddiye almıyorsun ama ben adım gibi eminim. Emin olmasaydım zaten sormazdım.”
“Eh, doğru.”
Sakayanagi, beni markette hırsızlık yaparken gördüğünü söylemeye getirdi…
“Eee, çaldıysam ne olacak? Okula mı şikayet edeceksin?”
“Bir düşüneyim. Okula bildirmek daha kolay olsa da, işler o raddeye gelmeden önce söyleyeceklerimi bir can kulağıyla dinle bakalım.”
“Ha, ne?”
Şaşkınlığımı fark etti mi bilmiyorum ama aldırış etmeden devam etti, Sakayanagi.
“Hırsızlık girişimin çok başarılıydı. Asıl benim dikkatimi çeken tavrını hiç bozmamış olman. Normalde insanlar vicdanlarını rahatlatmak için ciklet falan çalar ama sen hiç öyle değildin. Hatta hiç ciklet çalmış birine de benzemiyorsun. Bu da hırsızlığa alışkın olduğunu kanıtlıyor.”
Sakayanagi’nin tahminlerine şaşırıp kaldım. Bir kez beni hırsızlık yaparken görmesine rağmen, uzun süredir hırsızlık yaptığımı fark etmişti.
….fakat bununla nereye varmak istediğini henüz anlayamadım.
Bu konunun daha fazla uzamasına izin vermeyeceğim. Beni gördüğüne göre, bu gerçeği değiştirmem mümkün değil artık.
“Ne istersen yap.”
Çantama elimi atıp çaldığım birayı çıkarttım. 20 yaşının altındaki öğrencilerin alması yasak olan bir üründü. Bu kampüste öğretmenler ve çalışanlar için satılan tek market burasıydı.
“Hadi, git okula bildir.”
Bu sözlerime karşın, Sakayanagi konuyla alakasız bir soru sordu.
“Sık sık içki içer misin?”
“Hah? …Hayır, içki merakım yok denebilir.”
“Bu da demek oluyor ki… hırsızlığı, hayat şartlarını kolaylaştırmak, ihtiyaçlarını gidermek için değil de… hayatına heyecan katmak, suçlu hissetmenin tadına varmak için yapıyorsun.”
Bir anda durumumu analiz etmeye başladı.
“Peki. Analiz yeteneğin güzelmiş, tamam. Hadi gidip okulla konuşalım da bu iş bitsin?”
“Emin misin? Bu okulda hırsızlık yaptığın ortaya çıkarsa, uzaklaştırma almakla kurtulamayabilirsin.”
“Yani?”
“Okul açılalı daha bir hafta oldu. Bu okulda, acı ve tatlı denebilecek bir sürü şey var… emin misin diyorum?”
“Sen okula bildirmeyeceksen, ben bildiririm.”
Telefonumu çıkartmaya çalışırken kolumdan tutup durdurdu.
“Ben de senin gibi büyüdüm, Masumi Kamuro-san. Benimle arkadaş olmalısın.”
Telefonumu kendisi de tutarak geri itti.
“Bu ne demek oluyor?”
“Sırrını saklayacağım ama karşılığında biraz yardımına ihtiyacım olacak.”
“İnsanlar buna…… arkadaşlık demiyor.”
“Öyle mi?”
“Hem seni dinleyeceğimi düşündüren nedir, allah aşkına?”
“Eh, seni okula şikayet ettim diyelim, ciddi ceza almazsın. Ama adın hırsıza çıkacak. İlerde tekrar hırsızlık yapmak istersen, alnında kara bir leke olarak hemen dikkat çekeceksin ve yapamayacaksın?”
“Yani, sadece bu konuyu kapatmayacaksın aynı zamanda hırsızlık yapmama da izin mi vereceksin?”
“İstediğin her şeyi yapmakta özgürsün. Buna karışamam. Zaten sana ‘hırsızlık yapma, doğru değil. Bu suç falan’ desem fikrin değişmeyecektir. Haksız mıyım?”
“Eh… galiba, evet…”
“Başta senden istediklerim sana sıkıcı gelecektir. Fakat hırsızlık yaparak rahatlattığın kalbindeki o boşluğu, dolduracak bir meşgale bulabileceğime inanıyorum.”
Arisu Sakayanagi ile tanışmam böyle oldu.
***