Bölüm 17 – Dalgaya Karşı Hazırlıklar PikyuPikyu Kalkanı:şartlar uygun Odun Kalkanı : şartlar uygun Kelebek Kalkanı : şartlar uygun Boru Kalkanı : şartlar uygun vb… PikyuPikyu Kalkanı:yetenek açıldı:kullanım bonusu:basit silah tamir etme 1 Odun Kalkanı:yetenek açıldı:kullanım bonusu:toplayıcılık yeteneği 1 Kelebek Kalkanı:yetenek açıldı:kullanım bonusu:felç direnci 1 (küçük) Boru Kalkanı:yetenek açıldı:kullanım bonusu:yetenek:Kalkan Hapsi vb… Bir hafta ve…
Bölüm 16 – İki Kafalı Siyah Köpek Dükkan sahibinin bize anlattığı kasabaya gittik. Köyün ismi “Riyute” idi.Hareket merkezimiz olabilecek bir yermiş gibi gözüküyordu. Gerçi sadece bir han vardı,ve her oda bir gümüştü.Gezgin bir tüccar her iki günde bir kere burayı ziyaret ediyordu ve ihtiyacı olan ganimeti bizden alıyordu. Herhangi bir eczacı yoktu,fakat kasaba halkı ilaç…
Bölüm 15 – Yarı İnsanlar Sırasıyla uyku nöbeti tuttuk,ve çok geçmeden sabah oldu. Daha öğleden bazı sıkıntılarımız vardı. Usapil avlamaya çıkmıştık. “Ah…” Raphtalia’ya verdiğim bıçak duyulabilir bir sesle kırıldı. “Burada,al bunu.” Bir seçeneğim yoktu,dolayısıyla çalışırken kullandığım bıçağı ona verdim.Aldı ve beni ısıran Usapil’i öldürdü. “Çok özür dilerim.” “Hiç bir şey sonsuza kadar dayanmaz.Sadece kırıldı.Büyük bir…
Bölüm 14 – Bir Can Almak Çayırlar boyunca yürüdük ve hareket merkezimiz olarak ormanları ve dağları belirledik. Eskisinden çok daha düzgünce savaşıyorduk.Sanırım beceriyorduk bu işi. Ayrıca bitkilerle de aramız iyiydi.Ganimet ve bitkilerle çantalarımızı doldurmak pek de uzun sürmüyordu. İşte o zaman olmuştu. Birbirine benzeyen canavarlarla savaşıyorduk,çoğunlukla cansız,ruhsuz olanlarla;ama sonunda hayvana benzeyen bir canavar karşımıza çıktı….
Bölüm 13 – İlaç Güneş batmıştı ve gece olmuştu.Raphtalianın karnı tekrar guruldamaya başlamıştı, dolayısıyla akşam yemeği yemek için restorana gittik. Daha önce yediğimiz patatesler ana öğün öncesi atıştırmalık gibi bir şeydi. Raphtalia daha önce hiç restorana gitmemişti,dolayısıyla ne sipariş edeceğini bilmiyordu. Cüzdanım sonunda dolup taşıyordu,ve önümüzdeki bir kaç günü çayırlarda geçirebilirdik.Sanırım ona iyi bir yemek…
Bölüm 12 : Senin Olan Benim Olandır Uyandığımda güneş çoktan gökyüzünün tepesindeydi.Raphtalia beni bekliyordu. “Kasabaya geri gidiyor muyuz?Öhö…” “Evet.” Tekrar öksürüyordu.Ona bir şey demeden ilaçlar verdim, o da bir şey demeden onları yuttu. Eczacıya gittik ve ürünlerimizi satmayı denedik. “Eh,bunlar hiç de fena değiller.Kahraman,tıp hakkında bir altyapın mı var?” Yaptığım ilaca bakarken sanki yakın ortaklarmışız…
Okuldan gelen maildeki adrese, 2.kattaki 204 numaralı odaya, 5 dakika erken gittim. Koridorda herkes koşuşturmaca içinde, kendilerine verilen odalara gitmek için çabalıyordu, çoğunun yüzünü seçemedim bile. “Diğer sınıflardan öğrenciler de var demek, ha?” diye mırıldandım. Kapının önünde saatin dolmasını beklemeyi düşündüm önce. Ama belki içerde toplantıyı çoktan başlamış olabilirlerdi, hemen kapıya yöneldim. Kapıya birkaç kez…
Bölüm 11 – Kölenin Meyveleri Yemeğimizi bitirdik,restorandan ayrıldık ve çayırlara doğru gittik. Raphtalia iyi bir ruh hali içindeydi,ve yoldayken bir şarkı mırıldanıyordu. Ama kasabadan çıktığımızda ve çayırlara vardığımızda , korkmuş görnüüyordu ve titremeye başlamıştı. “Korkma.Seni canavarlardan koruyacağım.” Tekrar şaşırmıştı. “Bir bak.Bu şeyler beni bayağıdır ısırıyor,hiç acımıyor bile.” Raphtalia’ya beni çiğneyen tüm balonları göstermek için pelerinimi…
Hirata’yı Karuizawa’yla bıraktıktan sonra, kimseye takılmadan odama geri dönmeye karar verdim. Odamın olduğu üçüncü kata asansöre binmek yerine merdivenle çıktım. Odamın önüne geldiğimde etrafta su damlaları olduğunu fark ettim. Sadece kapımın önünde değil, tüm koridorda su damlaları vardı. Damlaları takip edince salına salına yürüyen şortu birisini gördüm. Üstü çıplaktı. “E-efendim! Koridorda ıslak dolaşamazsınız!” durumu fark…
Bölüm 4 – Kahramanlara Özel Finansman Sonunda gün doğdu. Kahvaltımızı bitirdik ve kral’ın çağrısı için beklemeye koyulduk. Bize sabah kısa bir zaman verilmesi doğaldı. Kimse yatağından apar topar çıkarılmak istemez. Güneş tepeye çıktığında, muhtemelen saat 10 sularındayken, kral bizi çağırdı. Acele ettik ve kalbimiz heyecanla atıyorken kendimizi zar zor kabul salonuna attık. “Kahramanlar girsin.” Kabul…