The Rising Of The Shield Hero Bölüm 15 – Yarı İnsanlar

Bölüm 15 – Yarı İnsanlar

Sırasıyla uyku nöbeti tuttuk,ve çok geçmeden sabah oldu.

Daha öğleden bazı sıkıntılarımız vardı.

Usapil avlamaya çıkmıştık.

“Ah…”

Raphtalia’ya verdiğim bıçak duyulabilir bir sesle kırıldı.

“Burada,al bunu.”

Bir seçeneğim yoktu,dolayısıyla çalışırken kullandığım bıçağı ona verdim.Aldı ve beni ısıran Usapil’i öldürdü.

“Çok özür dilerim.”

“Hiç bir şey sonsuza kadar dayanmaz.Sadece kırıldı.Büyük bir şey yok.”

Ucuz bir şeydi ve hiç bilememeştik bile.

“Hadi kasabaya geri dönelim.”

“Tamam.”

Büyükçe bir bagaj tahakkuk ettik.Aramızda ikiye böldük ve kasabaya dönmek için yola koyulduk.

Ayrıca,11 seviyeydim,Raphtalia da öyleydi.

Kasabaya geri dönerken bir kaç canavar daha gördük,ama Raphtalia onları küçük bir maket bıçağıyla öldüremezdi.

Kasabaya geri döndüğümüzde,tüm ilaçlarımızı ve ganimetimizi sattık,70 gümüş kazandık.

“Ne olduğunu merak ediyorum.”

“Bıçak?”

Raphtalia ve ben bir yemek tezgahında yiyorduk.

Hayatta kalmak için yeterince para kazanıyor gibi gözüküyorduk.Eğer Usapil etini pişirebilirsem,bedavaya da yiyebilirdik.Bu biraz olsun üstümüzdeki baskıyı aldı.

Nereye gideceğimi bilmiyordum,ama iyi ekipman edinmeye ve seviye atlamaya devam etmemiz gerektiğini biliyordum.

“Hey,hadi silah dükkanına gidelim.”

“Tamam.”

Gurr…

Arkamdaki birinin karnının guruldadığını duydum.

“Açım.”

“Daha yeni yemedin mi?”

Neydi bu,ergenlik çağı mı?Her gün ne kadar daha yiyecekti böyle?

“Ha…”

Engel Katsayısı çıtayı aşacaktı(Ç.N. : Engel Yasası, gelirin gıdaya yapılan harcama oranı hakkındaki bir yasadır.Engel Katsayısı yüksek olursa bu daha fakir olunduğu, eğer düşük olursa yaşama standartlarının daha yüksek olduğu anlamına gelir.)Eğer avlanmaya gitmezsek,evi de beni de yerdi.

“Adamım,dediğim şey şu ki; bize 65 gümüşe verebileceğin en iyi ekipmanı ver. Bir tane de maket bıçağı fırlat oradan.”

Dükkan sahibi eliyle alnına vurdu.

“Sanırım,o kadar ucuz bir tane vermek benim de suçumdu…ama yine de silahlarınıza bakmanız gerekiyor.”

“Üzgünüm.Sanki bir Temiz Kan kılıfı varmış gibi kullanıyordum.Kötü fikir,ha?”

Doğru,balonlar;mantar, ve Egguglar basitçe cansızdılar.Evet,Eggugların içinde dikkat etmeniz gereken bir sıvı vardı,fakat Usapiller kanıyordu ve bu bıçağı etkilemeliydi. Bundan da öte,bıçağı hiç temizlemedik veya keskinleştirmedik,dolayısıyla bu da bıçağın kırılmasını oldukça hızlandırdı.

“Ama bilirsiniz,en son sizi gördüğümde üç gün önceydi.Şu an çok daha sağlklı görünüyorsunuz.”

“Öyle mi düşünüyorsun?”

Raphtalia ona profesyonel bir gülümseme atmıştı.Dükkan sahibi ne demek istiyordu?

“Hm?Sen de çok mutlu gözüküyorsun?”

“Öyleyim!”

İşte şimdi pazarlık yapmak için mükemmel bir zamandı.

“Hey,bu 65 gümüşün çoğunluğuyla silah alacağım.”

“Ya sen?”

“Ben iyiyim.”

“Gerçekten mi?”

Raphtalia şaşırmış bir biçimde bana baktı.

“Bir şeye ihtiyacım varmış gibi mi görünüyorum?Tanrım…”

Bütün bu yaptığımız savaşlarda bir kere bile zarar görmemiştim.Ama diğer kahramanlar beni uyarmıştı.Kalkan kullananlar başta iyiydi fakat oyun ilerledikçe düşüyorlardı.

Dolayısıyla düşmanın saldırıları bana zarar vermeye başlayana kadar kaynaklarımı israf etmeyecektim.

“Hmm…”

Raphtalia ne dediğimi anlamamış gibi gözüküyordu.Verdiğim topa sarılıyordu.

“Eh,bu kader;değil mi?Seninle bir anlaşma yapacağım.”

“Sadece birazcık fiyatı düşür.”

“Zaten sana verebileceğim en düşük fiyatı veriyorum.Eğer yapmazsam,o balonları üstüme atarsın; değil mi?”

Yani insanlar gerçekten benim hakkımda dedikodular yapıyordular.Beni rahatsız etmemişti, bu kısmi dedikodu benim için iyi bir şeydi.

“Sadece yaptıkları saçmalığa cevap veriyorum.”

“Sırtımda deri yok,gerçi iddiasına varım ki istediğin şeyi almak için başka bir şeyler de düşünmüşsündür.”

“Beni çok iyi tanıyorsun.”

“Sadece sana bakarak bile söyleyebilirim ki, diğer kahramanlardan çok iş zekan var.”

“Bunu bir iltifat olarak alıyorum.”

“Öyleyse…”

Yaşlı adam Raphtalia’ya bakarken çenesini ovuyordu.

“Belki artık bıçaktan kılıça geçmenin zamanı gelmiştir.Bir kılıç için hazır olduğunu düşünüyor musun?”

“Yapabileceğimi düşünüyor musun?”

“Öyle gözüküyorsun!Başlamak için kısa bir kılıç iyi olurdu.”

Dükkanın bir köşesine gitti , bir sürü kutuyu karıştırmaya başladı.

“Hoh.”

“Bir kılıç kullanacağım?”

“Öyle düşünüyorum.”

“Onları nasıl kullanmak gerektiğini yazan kılavuzlara bakacağım.”

Yaşlı adam geri geldi,ve eski bir deri zırh taşıyordu.

“Burada kısa bir demir kılıcımız ve deri zırhımız var.”

Demir kılıcı ona uzattı ve deri zırhı da ona giydirdi.

Aynı zamanda,Raphtalia’nın karnından sesli bir gurultu geldi.

“Tekrar olmaz!”

“Hey,o herşeyden öte bir yarı insan,değil mi?Daha bir çocuk,ve o seviye atladıkça bunun olmasını beklemen gerek.”

Bu ne anlama geliyordu?Gerçekten anlamamıştım,ama görünüşe göre yarı insanlar daha farklı kurallar ile yaşıyorlardı.

“Huh gerçekten?Burada kal ve dersi dinle.Sana biraz yemek getireceğim,tamam mı?”

“Tamam!”

Tezgahın oradaki yaşlı adam konuşmamızın üzerine bir kahkaha patlattı.

“Tamam,çık burdan.Sen yokken ona temel şeyleri öğreteceğim.”

Silah dükkanından çıktım ve markete doğru koştum.

Yarı insanların fazladan seviyelerini yemek yiyerek mi ödemesi gerektiğini söylüyordu?Ne garip türden bir yaratıktı.

Ama istatistikleri yükseliyordu, ve güçleniyordu.Bu iyiydi.

Buna rağmen,tüm paramı yemeğe harcayamazdım.

Biraz yemek satın aldım ve silah dükkanına geri gittim.Dükkan sahibi Raphtalia’ya yeni kılıcıyla öğrettiği dersinin tam ortasındaydı.

“Gördün mü?”

“Teşekkürler.”

Raphtalia ağzına yemekleri atmaya devam etti,dükkan sahibi de ona nası kılıcı savuracağını , saldırılara karşılık vereceğini anlatmaya devam etti.

İlerliyorlarmış gibi gözüküyordu.

“Sen de yapmak ister misin?”

“Sadece izleyeceğim.Teşekkürler?”

“Evet,savunman çok yüksek olduğu için bir önemi yok zaten.Ama eğer paranı kaybedersen,bayağı bir sıkıntıya gireceksin.”

Dedi dükkan sahibi,ve dersini bitirdi.Parayı ödedik.Daha sonra adam bana bir öbek beyaz taş uzattı.

“Bu ne?”

“Bu bir bileme taşı.Yeni kılıç da kılıflı değil.Eğer ona periyodik olarak bakım yapmazsan,diğeri gibi kırılacaktır.”

“Öyle mi…”

Kalkan tepki vermeye başladı,dolayısıyla emmesine izin verdim.

“H…Hey!”

Bileme Kalkanı:şartlar uygun

Ha?Komik bir isim bu.

Gerçi sanıyorum ki hala bir kalkandı.

Çok fazla demir cevheri çeşidi vardı…ama sanıyorum ki olması gereken çeşitli olması değil fakat bunu Gök Yumurtası Kalkanı ve UsaEti Kalkanı ile bileşik yapmada birleştirebilmekti.

Çünkü ,tahmin ediyorum ki pişirmeniz için keskin bir bıçağa ihtiyacınız vardı.

Savunma seviyesi bir Yumurta Kalkanından ayırt edilemezdi.Görünüşe göre,

kalkanın bir parçalanmamış Usapili direk emmesi,daha yüksek bir savunma değeri olan Usapil Kalkanının açılması ile sonuçlanırdı.

Bileme Kalkanı:yetenek açıldı:kullanım bonusu:keskinleştirme 1

Özel Etki:otomatik bileme(8 saatte bir):tüketim(büyük)

Özel Etki?

Yardım ekranını kontrol ettim.

Özel Etki:

Özel etkiler sadece silahı ilk kez kullandığınızda ortaya çıkan etkilerdir. Kullanma bonusları gibi olmayıp,sonra kullanım için öğrenilemezler, dolayısıyla

dikkatli olun ve yararlı olacaklarına emin olduğunuz zaman kullanın.

Aynı diğer oyunlardaki etkiler gibiydi.

Yani,şunun gibiydi,eğer bir ejderha tipi olsaydı kullandığınız zaman muhteşem bir etkisi olmasını bekleyebilirdiniz.Böyle olması gerektiğini düşünüyordum.

Aceleyle kalkanımı değiştirdim.

“Vay!Bu da neydi?”

Bileme kalkanı küçük kalkandan biraz daha küçüktü.Büyük bir beyaz taştan meydana geliyordu.

Ama kazınmış oluklarla çevriliydi.Bazıları küçüktü.Bazıları da büyüktü.Bazıları sanki bir kağıt sayfayı kaydırabilirmişsiniz gibi duruyordu.

“Hey,seni aptal!Beni dinle!”

Neyse ne…”Otomatik bileme(8 saatte bir):tüketim(büyük)”.Bunlar ne anlama geliyor merak ediyordum.

Eğer yazılan gibiyse,düşünüyorum ki bu yetenek oldukça uzun bir süre boyunca yararlı olabilirdi.

“Hey!”

“Ne var,ihtiyar?”

“Bu kalkanın nesi var böyle?”

“Daha önce de gördün!Bu, Efsanevi Kalkan.”

“Daha önce hiç duymadım ve görmedim.”

“Evet gördün ve duydun.Daha öncesinde küçük bir kalkandı.

“O zaman niye şimdi kocaman bir bileme taşı?”

“Çünkü bana verdiğin bileme taşını emdirdim.Hadi ama,adamım!”

“…”

Bana ümitsiz bir vakaymışım gibi bakıyordu,söylediğim hiç bir şeyi de duymuyordu sanki.

“Efsanevi Silahların özel bir güçle doldurulmuş olduğunu duymuştum.Bu söyledikleri şey miydi?”

“Diğer kahramanlar sana söylemedi mi?”

“Onları bir süredir görmedim.Ve sen böyle bir şey yapabildiğini gördüğüm tek kişisin.”

Muhtemelen bunların hepsini daha önce konuşmuş olmamız gerekiyordu fakat,son bir haftada üstümüzde böyle korkunç bir kader varken nasıl böyle hoşbeşleri yapabilirdik ki?Görünüşe göre diğer kahramanlar kendilerine avantaj olması için sırlarını saklıyorlardı.

Eh,güvenimi kaybettiler.

Ama kendilerine savunma olarak,başkalarına yeteneklerinizi göstermenin hiç bir iyi yönü yoktu.Sanıyorum ki yararlı bir şey yapıyordular.

“Ne hakkında endişeleniyorsunuz?”

“Eh,diyor ki her 8 saatte bir otomatik bileme,büyük bir tüketimle birlikte.Kulağa sanki kılıcınızı keskin tutacak gibi geliyor.”

Gerçi ne tüketeceğini bilmiyordum.

“Hmm…”

Dükkan sahibi eski,paslı bir kılıç aldı ve tezgahına arkasından onu kalkanımdaki oluklardan birine soktu.

“Sana işe yaramaz bazı ekipmanlarımı vereceğim.Bunun üzerinde deneyebilirsin.”

“Anladım.Teşekkürler.”

Görüşümde bir ikon çıktı.”Şimdi bileniyor” dedi.Ağır hissetirdi ve omuzlarım yanıyor gibi hissediyordum.

Durum ekranıma baktım,ve bir SP derecelendirmesi vardı.Şu an değişmemişti,ama sanırım yavaşça düşüyordu.

“Tamamdır, hadi gidelim.”

“Gidiyor muyuz?”

“Evet.”

Elimi Raphtalia’nın kafasına koydum ve kapıya doğru yürüdüm.

Seviye atlamaya ve Raphtalia için yeterince yemek almaya odaklanmalıydık.

“Hey,ihtiyar.”

“Ne?Bir şey mi unuttun?”

Sanki daha fazla soruların sorulmasına dayanamayacakmış bir şekilde tezgaha yaslanmıştı.

“Kasabada,ormanın diğer tarafında bir zindan varmış.Benzer güçlere sahip canavarların nüfuslandırdığı bir yer biliyor musun?

Sormanın daha iyi olacağını düşündüm.Gerçi söylediğine inanmak zorunda değildim.

“Kasaba kendi başına,ve ona doğru giden yol,zindakinden daha fazla birbirine benzeyen güçte canavar barındırıyor.”

“Tamam,iyi.Ziyaret edeceğim.”

Kehanette belirtilen gün varmadan önce para kazanmaya ve seviye atlamaya odaklanmalıydık.