Youkoso Jitsuryoku, Cilt 1, Kısım 7, Part 1

“Öğlen boş musun? Öğleni beraber yiyelim mi?”

Tenefüste, Horikita yaklaşıp sordu.

“Senden beklenmedik davet. Nedense korkuyorum.”

“Korkulacak bir şey yok. İstersen sana vejetaryen yemeği ısmarlarım.”

O yemek ücretsiz değil mi be?

“Şaka yapıyorum. Ne istersen ısmarlayacağım.”

“Bu daha korkutucu ya.  Bu işte bir bit yeniği var mı peki?”
Horikita’nın beni yemeğe davet ettiğini de gördüm, tabii şüphelenmekten kendimi alamıyorum.

Damdan düşer gibi bir yere davet edilirsem tabii ki şüphelenirim demişti bir keresinde Horikita.

“Her zaman insanların niyetlerinden şüphelenilseydi, insanlık tarihi diye bir şey olmazdı. Dimi?”

“Eh, doğru ama…”

Hiçbir planım yoktu zaten, Horikita’yı kafeteryaya kadar takip ettim ben de.

En pahalı yiyecek setlerinden birini seçtikten sonra masa bulup Horikita ile oturduk.

“Peki, madem, ittadakimasu?”

tumblr_otj9kjyg3L1uxvvvzo1_500.gif

Horikita yememi bekleyip bana dik dik bakıyordu.

“N’oldu, Ayanokouji-kun? Neden yemiyorsun?”

“O-oh.”

Ürkütücüydü. Kesin bu durumda bir bit yeniği var. Bu yemeği hayrına ısmarlaması imkânsızdı. Yine de sonsuza kadar onu oyalayamam. Yemek de soğursa israf olacak.  Patates köftesinden duraksayarak da olsa bir ısırık yedim.

“ Ani olacak ama lütfen dinle.”

“Niyeyse içimde kötü bir his var…”

Bulunduğum yerden kalkıp kaçasım geldi ama elimi tuttu ya.

“Ayanokouji-kun, tekrar söylüyorum. Beni dinlemeyecek misin?”

“Fua…”

“Chiyabashira-sensei’nin öneri yaptığı günden beri, kural ihlalleri bayağı azaldı. Puanımızın azalmasının sebeplerinden yarısını çözdüğümüzü söylemek yanlış olmaz herhalde.”

“Evet, doğru. Çözülmesi zor bir problem de değildi zaten.”

Belki uzun sürmez bu durum ama en azından son birkaç gün bayağı aşama kaydetti sınıf.

“Şimdiyse, iki hafta sonraki ara sınav notlarımızı yükseltmemiz gerek. Az önce Hirata-kun da harekete geçti zaten.”

“Çalışma grupları, ha. Eh… belki yardımı dokunur. Ama—”

“Aması ne? Sanki bir şey ima ediyor gibisin. Çalışma gruplarıyla ilgili bir sorun mu var sence?”

“Yo, hayır. Başkaları için endişelendiğini görmek biraz tuhaf ama.”

“Aslında, düşük bir not almayı bile hayal edemiyorum. Ama bu dünyada testlerden düşük alan insanlarda çok.”

“Sudou ve tayfasından mı bahsediyorsun? Her zamanki gibi acımadan konuşuyorsun.”

“Sadece gerçekleri dile getiriyorum hepsi bu.”

‘’ Ne öğrenciler okuldan dışarı çıkabiliyor, ne dışardan birileriyle iletişime geçebiliyorlar ne de dershaneye gidebiliyorlar. Diğer öğrencilerin onlara ders çalıştırması elimizdeki tek seçenek.”

“Az çok rahatladım ama. Hirata-kun ders çalışma grupları kurmaktan bahsedince. Yine de, Sudou-kun, Ike-kun ve Yamauchi-kun katılmadılar değil mi? Hala tedirginim de.”

“Of, bu çocuklar.  Hirata ile araları iyi değil. Katılmazlar çalışma grubuna.”

“Yani diyorsun ki, onların başarısız  olma ihtimalleri çok yüksek.  VE bizim A sınıfına yükselmemiz için, eksi puan almaktan kaçınmamız ve artı puanda kalmaya odaklanmamız gerek dimi? Artı puan toplamanın, sınavlardan yüksek puan almaya bağlı olduğunu düşünüyorum.”

Öğrencilerin sarf ettikleri çabalarının karşılığı olarak ödül alacaklarını düşünmeleri çok normal bir şey.

“Peki ya—Hirata gibi sen de çalışma grubu kursan? Böylece Sudou, Ike ve Yamauchi’ye yardım etmiş oluruz.”

“Evet. Buna hiç itiraz etmem.  Bunun eminim şaşırtıcı bir durum olduğunu düşünüyorsundur?”

“Senin tüm davranışların bana garip geliyor.”

Gerçekten şaşırmamıştım ama yine de bunu kendisi için yapıyor. Ve onun nedense soğuk birisi olduğunu hiç düşünmedim.

“Evet,  A sınıfına gitmek istediğini anladım. Ama açıkçası onlara ders anlatmak için bu kadar basit bir metot kullanacağını düşünmemiştim. Sonuçta, ders çalışmaktan nefret eden insanlardan bahsediyoruz burada. Sen de ilk günden beri herkesten uzakta kalıyorsun? Senin gibi arkadaş dahi edinmek istemeyen birisinin onlara ders anlatmayı teklif etmen ne kadar taktire şayan bir davranış.”

“Ben de bu yüzden seninle konuşuyorum ya? Neyse ki, onlar seninle arkadaşlar. Öyle değil mi?”

“Ha? … Hey, gerçekten de sen—”

“Eğer onlarla sen konuşursan daha çabuk hallederiz.  Senin arkadaşın oldukları için sorun etmeyeceklerdir, dimi?  Onları kütüphaneye getir yeter. Ben onların ders çalışmasına yardım ederim.”

“Saçma sapan şeyler söylüyorsun. Benim gibi kendi halinde ve zararsız bir hayat süren birisi böyle bir şeyi yapar mı hiç?”

“Yapabilir, yapamaz meselesi değil bu. Yap olsun bitsin işte.”

Ben senin köpeğin miyim be?

“Hedefin olarak A sınıfını belirlemen, senin hür iradene bağlı bir durum. Ama lütfen kendi planlarına beni dahil etme.”

“Yemeği yedin ama dimi? Ben ısmarladım. Öğle yemeğini. Bu mükemmel özel pahalı yemeği.”

“Tek yaptığım, dürüst bir insanın arzusunu yerine getirmekti.”

“Nezaketimden değildi ama.”

“ Seni duyamıyorum… Buyur, sana puan vereyim de bu mesele kapansın.”

“Başkasından hediye almaya tenezzül etmeyeceğim. Teklifini reddediyorum.”

“Sana ilk defa sinirlenmeye başlıyorum…”

“Nasıl peki? Bana yardım edecek misin? Yoksa benim gibi bir düşmanın olsun mu istiyorsun?”

“Şuan sanki kafama silah dayamışsın da beni tehdit ediyorsun.…”

“‘Sanki’ yok. Seni gerçekten de tehdit ediyorum.”

Bu şiddetin gücü mü ya? Çok etkili.

Eh peki… eğer sadece onları bir araya getireceksem, ona yardım etmemde bir problem göremiyorum. dimi?

Horikita’nın en zayıf noktası; arkadaş edinmeyecek olması.

Ayrıca, Sudou, Ike ve diğerleriyle pek çok badireden sonra arkadaş olabildim. Onların bu kadar hızlı okuldan atılmalarına göz yumamam.

Tereddüt ederken ben,  Horikita bana daha çok baskı yapıyordu.

“Kushida-san ile arkamdan dolap çevirip beni oyuna getirdikten sonra seni affettim sanmıyorsun dimi?”

“O konu için beni sorumlu tutmadığını söylemiştin. Şimdi bu meseleyi gündeme getirmek hiç adil değil.”

“Onu Kushida-san’a söyledim, sana söylediğimi hatırlamıyorum.”

“Vaay, seni hain…”

“Eğer seni affetmemi istiyorsan, bana yardım et.”

Anlaşılan baştan beri bir kaçış yolu yoktu benim için.

Konuya direkt girer sanıyordum ama en iyisi ne istiyormuş sonuna kadar dinlemek.

“Onların geleceğinin hiçbir garantisi yok ama. Yine de denemek istiyor musun?”

“Senin herkesi bir araya getireceğine inanıyorum. Al. Bu benim telefon numaram. Eğer bir şey olursa, ararsın.”

Alışılmadık bir şekilde, lise hayatımda ilk defa, bir kızın telefon numarasını almıştım.

Ama Horikita’ nın telefon numarasıydı…  Evet, tabii bu durumdan pek hoşnut değilim.

 


Not: Kullanılan gif’in linki: http://itadakimasu-letmeeat.tumblr.com/post/163356111654