Youkoso Jitsuryoku, Cilt 4.5, Kısım 5, Part 3

32 dişini de açarak esneyen Sudou, dağınık saçlarını geriye doğru itti eliyle.

“Özür ya, uyuya kalmışım. Kulüp aktiviteleri çok yordu da.”

“Bana niye söylüyorsun.”

Sudou, Horikita’dan özür diliyordu, ama onun umurumda mı ki.
bu ikili arasındaki ilişki tatil boyunca hiç ilerlememiş anlaşılan.

Öte yandan, Ichinose’n arkadaş grubu, Kushida ile çoktan muhabbete dalmıştı.

“Hey, Ayanokouji-kun.”

Horikita, Sudou’yu görmezden gelerek bana seslendi. Sudou ise bana bıkkın bir halde bakıyordu, gözlerini devirdi.

“Sence de bu gidişt garip değil mi?”.

“Ne gibi?”

“Ike-kun ile Yamauchi-kun, şanslarını fazla zorlamıyorlar mı sence?”

Sudou bu soruya karşı kas katı kesildi. Horikita ise onu umursamadı.

“Aklına bir şey mi geldi, Sudou-kun?”.

“Yok, yok bir şey……”.

Sudou onu kandırmaya çalıştı ama bu cevap Horikita’nın daha çok ilgisini çekti ya. Ike ile Yamauchi omuz omuza vermiş, ciddi bir ifadeyle önden yürümeye başlamışlardı.

“Niyetlerinin iyi olmadığını düşünmeden edemiyorum ama…….” dedi Horikita.

Ayrıca….Horikita, Ike’ın tuttuğu çantaya odaklanmıştı..

“Yanlarına sadece havlu ile mayo almaları yeter, ama taşıdıkları çanta epey ağır gözüküyor.”

Ike’n taşıdığı çanta, ben de dahil olmak üzere her çocuğun taşıdığı çantadan ağır gözüküyordu.

“Gerçekten mi? Bana hiç öyle gelmiyor……”.

“Nasıl yani? Şu görüntüye baktıktan sonra da mı aynı fikirdesin?”

Horikita şüphelerinde haklıydı, çünkü çantanın kolları ağırlıktan kopmak üzere gibi duruyor, çanta yere değip duruyordu.

“Belki de havuzdan sonra eğlenmeye gidecek? İhtiyacı olan şeyleri de çantasında taşıyordur, olamaz mı.”

Sudou’nun iddiasına destek olmak için konuştum ben de.  Sudou da hemen anladı, oany verdi.

“E-evet, bence de öyle.”

“Demek öyle….. olabilir.”

Üç salağın kızlara olan düşkünlüğü bilinen bir gerçek, bu üçlünün garip tavırlarını fark etmesi çok olağan bir durum.

Ama olayın aslı şu ki, bu üçü gerginlikten geberiyor şuan. Kızlarla çevrili olmalarından değil de, kızları birazdan mayolu görecekleri için heyecanlılar.

Konuyu değiştirmeye çalışayım da, olay kapansın.

“Sudou”.

“E-efendim?.

“Kulüp aktivitelerin bitti ya, nasıl desem… puan falan verdiler mi sana?”

“Ha? E, evet. Turnuvaya katkılarımdan dolayı, az da olsa puan aldım. 3000 puan civarı bir şeydi.” Dedi Sudou.

Çok büyük bir meblağ değildi ancak bunu çok mutevazi bir tavırda söyledi. Horikita’nın onu içten içe takdir ettiğine eminim.

“Kişisel aktivitelerinle puan kazanmayı başarabilmişsin.”

“…..evet. ama üst sınıflardan  yüksek puan alan çok oyuncu var. Hemen kibirlenmemeliyim. Eğer iyi bir konuma gelirsem kulüpte, sınıf puanımızı da olumlu etkileyecek. İlerleyen dönemlerde daha başarılı olmak için çok çalışacağım.” diyen Sudou yumruk yapıp elini havaya kaldırdı.

Belki de sınıfa yapacağın katkıları görmemize çok az kalmıştır.” Dedi Horikita.

Açıkçası ben de aynı fikirdeyim. Eğer kötü bir şey olmazsa, Sudou’nun varlığı sınıf için bir nimet haline gelecek.

Yine de dikkatli olmak gerekiyor tabii. Sudou çok kolay düşman ediniyor.  Horikita ile ona göz kulak olacağız artık..

‘Özel Yüzme Tesisinden’ içeri girdik,  buraya okul forması hariç girmemize izin veriliyordu. Malumatilin son günü, özel izin sayılır bu.

Havuzun girişinden bile mekanın kalabalık olduğu belli oluyordu.  Son teknolojiye sahip bir okuldan bekleneceği gibi, sınıflara göre ayrılmış soyunma odaları vardı.

Tabii ki, karışık bir düzene sahipti tesis. Tabelaları takip ederek kaybolmadan bulduk havuzu.

“Hadı, 20 dakika sonra burada buluşalım.”

Ichinose eliyle koridoru işaret ediyordu. Organizatör gibi, ha.

“Hah, hah”.

Kızlar giderken, Ike arkalarından zıplamaya başladı. Ne kadar heyecanlandığını anlıyorum ama burada bu tavırlar biraz riskli ya.

Hemen soyunma odasına koştu. Soyunma odasına girdikten sonra, Ike ve Yamauchi  de en dipteki dolaba doğru koştular.

“H-Hey, arkadaşlar. Bugün bizim için çok özel bir gün olacak. Siz de benim gibi hissetmiyor musunuz?”

“Evvet. Herkesten üstün olacağız, herkesten.”
Ike ve Yamauchi, yüksek sesle konuşarak diğer öğrencilerin dikkatini çekiyordu.

Sudou sinirlendi, gidip onların boynuna yapıştı.

“Hey! Ne yapıyorsun, Ken!”.

“Çok ses çıkarıyorsunuz. Heyecanlısınız anlıyorum ama göze batmakda tehlikeli.” Dedi.

“…e-evet. Haklısın. Özür, özür. Acıyor bırak artık!”

Ders olsun diye,  Sudou onların alınlarına hafif bir şaplak attı. Güzel bir ders tekniği, sevdim.

“Çok sakinsin, şaşırtıyorsun, Sudou.”  Dedim, Sudou’ya.

“Çok bir beklentim yok açıkçası. Hem bu durum beni hem üzüyor hem sevindiriyor. Arada kalıyorum. Mantıklı düşününce, bu açığa çıkarsa, Suzune üzülecek. Savunmasız bir suzune görmek istediğimden de emin değilim. Gerçek bir adam, sevdiği kızın kalbini kazanmak için savaşmalı.” dedi.

Duyguları mantıklıydı. Keşke ike ve yamauchi de öğrense.
ama onların düşündüğü tek şey şuan için tatmin olmak.
telefonumu kontrol ettim, Karuizawa’dan mesaj gelmiş. Soyunma odasına girdiği yazıyordu.

“Kimden?”

Ike kızarmış alnı ile telefonuma şüpheli gözlerle bakıyordu. Ben de hemen ışığını kapattım.

“Bir kız attı mesaj değil mi, göster bakalım?” diye sordu.

“Sence o kadar popüler birisi miyim?” diye sorusuna soruyla cevap verdim.

“…..haklı olabilirsin, peki madem üstümüzü değiştirelim! Havluları çıkartın!!!”.

Bu işin sonunun iyi bitip bitmeyeceği, çabalarına bağlı.
Bakalım, izleyip göreceğiz.

Blogumuza destek olmak için yorum yapabilir ve blogumuzu takip edebilirsiniz.

Keyifli okumalar~~

Evet, sabah uyandırma alarmımı paylaşıyorum şimdi de 😀