Youkoso Jitsuryoku, Cilt 4, Bölüm 3, Part 6

Bu katın karanlık tarafında bir ses yankılandı.
Ya gemi her yön değiştirdiğinde çıkan ses ya da gemi bir şeye çarptı diye düşündüm.

Sadece makine seslerinin oduyulduğu bölüme, bu kız tek başına geldi.

“Bu ne ya? Telefon çekmiyor burada.”  Diye mırıldandı.

Buluşma saatine daha on dakika vardı.  Hirata’yı beklerken kafasını toplamak için erken geldi herhalde.

Telefonun çekmediğini fark edince sıkılmış bir ifade ile cebine soktu, ardından duvara yaslandı.

Kafasının içinden neler geçiyordu acaba… neyse ki bu düşüncelerini Hirata hiç duymayacak.
Saat 4 olunca,  kullanılan tek giriş kapısı açıldı. C sınıfından 3 kız kapının önünde beliriverdi. Manabe önderliğinde 3 kişiydiler, birisi Sakura’ya çok benziyordu, tavır olarak tabii. Herhalde Rika o’dur.

Harika gidiyor. Manabe, Karuizawa’nın silüetini fark etti.  Tabii, Karuizawa da sürpriz konuklarını gördü.

“N-n-n-neden burdasınız?” Karuizawa, beklemediği konukları karşısında kekelemeye başladı.  Ancak bu bölgeden kaçması imkansızdı..

“Senin buraya geldiğini görünce fırsat bu fırsat dedim. Bak bu arkadaşım, Rika. Karuizawa-san, hatırlıyorsun onu değil mi?” Manabe sordu.

Manabe, arkasında saklanan Rika’nın kolundan tutup  Kariuzawa’nın önüne getirerek yüzleşmelerini sağladı. Karuizawa bakışarını kaçırıp tanımıyormuş gibi yaptı. Ama bu tavırlarıyla tam tersi olduğunu onaylıyordu.

“Hey Rika, seni iten kişi Karuizawa-san’dı değil mi?” Manabe,  Rika’ya sordu.

“Evet… o’ydu. ” diye cevap verdi, Rika.

Bu cevabı duyan Manabe’nin yüzünden tatmin olduğu anlaşılıyordu.
Durumun ciddiyetini kavrayan Kariuzawa, endişeli ve huzursuzdu.

Evet, şimdi tek yapmam gereken yaşanacakları izlemek.

Karuizawa, tahminimden daha fazla işkenceye maruz kalabilir..  Ama onu kurtarma gibi bir niyetim yok.

“Rika’dan özür dile.”

“Ha? Ne özürü? Ben yanlış bir şey yapmadım.” Diye çıkıştı, Karuizawa.

“Bu halde bile sert kızı oynuyorsun, ha. Etkileyici. Tamam ben anladım seni. ” diye cevapladı, Manabe.

“……ne anladın?”

“Garip ve korku dolu bu bakışlar… Karuizawa-san, seni dışlayıp ezdiler, dimi?” diye sordu Manabe..

“….”.

Doğru düzgün tanımadığı birisi, saklamak için deli gibi çabaladığı sırrını öğrendi. Güzel gidiyor.

“Tam üstüne bastım değil mi?  Baştan beri sende bir gariplik hissediyordum zaten.” diye devam etti, Manabe.

“H-hayır, yanılıyorsun…”

Korkunç bir inkar edişti. Mükemmel bir oyunculuk sergilese dahi, onu ikna edemezdi. Manabe’nin kendisi öğrenmemişti bu gerçeği. Tabii ki, ben söyledim.
Kariuzawa’nın çocukluktan beri dışlanıp eziklendiğini. Bu durumun onda travma bıraktığını.

Birisi size ait bir gerçeği öğrendiyse, ne kadar iyi gizlemeye çalıştığınızın hiçbir önemi yoktur.

Bu inkarlar, boşa..

“Önümde eğilip özür dilersen, belki affedebilirim. Eğilmede iyisindir sen.”  Dedi, Manabe.

“H-hayır, eğilmem. Hayatımda hiç eğilmedim.”  Diye cevapladı, Karuizawa.

Kaçmak için  Manabe’nin yanından geçmeye kalkıştı.. ama Manabe, uzun saçarından tutup onu duvara geri yapıştırdı.

İntikamını almak için mükemmel bir yer ayarlanan Manabe’yı artık kontrol etmek imkansızdı.  Oysa mesajlarımızdaki anlaşmamız ‘Kariuzawa ile görüşmeden’ ibaretti.

Şiddete başvurma konusunda kesin tereddüt etmiştir…  ama burada yüz yüze gelince şimdiye kadarki tüm stresi ve arkadaşının intikamını da alma hırsıyla yanıp tutuşuyor..

Ben de bunu bekliyordum zaten.. iyi oldu.

1960’larda yapılan Eichmann deneyi olarak da adlandırılan, Milgram deneyini anımsattı.
Issız bir tesiste, öğretmen ve öğrenci rollerini içeren bir deney.
Öğretmen rolündeki kişiye, acıyı ve korkuyu hissedecek kadar düşük voltajda elektrik şoku uygulanır. Öğrenci ile öğrenciyi ayıran camdan odalarda yer alırlar.
Öğretmen, öğrenciye sorular sorar ve öğrenci her yanlış cevapladığında öğrenciye elektrik şoku verir. Her yanlış cevapta voltajda artış yapılır..

450’ye kadar ulaşan voltaj, insanlar için ölümcül demektir.
En düşük voltaj 45 ise, sadece kaşıntıya sebep oluyor.

Öğretmen rolündeki kişilerin bilmediği şey, öğrencilerin gerçeten acı çekmediğidir. Her voltaj verildiğinde numara yapıp bağırırlar.

Voltaj arttıkça, öğrenciler daha çok bağırıp acı çekerler. Ama öğretmenlerin çoğu,
öğrencilerin acı çektiklerini görüp duydukları halde voltajı arttırmaya devam ederler. Deneyde öğretmenlerin %66’sı, voltajı insanları öldürebilecek seviyeye kadar arttırırlar.
Bu deney gösteriyor ki, ‘şartlara bağlı olarak, herkes acımasız olabilir..’

“Acıyor! Yeter! Bırak beni!”

Karuizawa saçını çekilmesiyle acı içinde bağırırken Manabe rahatlamışçasına gülüyordu.
Ben de bu ıssız bölgede deneyi gerçekleştiriyorum şuan.
Manabe, öğretmen rolünde, Kariuzawa’da öğrenci oldu. Olabildiğince Milgram deneyini gerçekleştirmek için ayarlamalar yaptım.

Bu şartlara göre, yetersiz kalabilirdi ama bu ikisi arasındaki geçmiş sayesinde, deneyi burada başarılı bir şekilde gerçekleştireceğime inanıyorum.

“Haah.”

“Uwa~ Shiho, onu tekmelemek için dizini mi kullanacaksın, ne gerek var.”

Manabe, diziyle Kariuzawa’nın karnına vurmaya başladı.
Manabe’nin tekmeleri,  zayıf ve yavaştı. Çok acıtmıyordur ama Manabe, acı içinde kıvranan Karuizawa’yı görüp inleyişini duyduğu için zevk alıyordu.

Yanında sessizliğini koruyan Rika’ya, seslendi.

“Hadi Rika, sen de dene.”

“B-ben böyle iyiyim…”.

“Bunu senin için yapıyoruz? Zaten burda kimse yok. Hadi.”

Rika direkt olarak intikam almak istemiyor gibiydi. Ama etraf bomboştu.

Biz arkadaşız, değil mi?’

Bu sözden sonra reddetmesi zordu. Yarın aynısı onun da başına gelebilirdi.

“Uuunn…tamam deneyeceğim.”

Rika,  Karuizawa’yı tokatladı. Hiç acıtmayacak ve hafif bir tokattı.

“O-oldu mu?”

“Olmadı. Böyle tokat mı atılır? Sertçe vuracaksın, bak izle.”

Manabe’nin,K aruizawa’nın yanağına attığı tokat yankılandı.. Kariuzawa acıdan kıvranmaya devam ediyordu. Rika da yavaşça tokat atmaya başladı.

Yavaşça, attığı tokatlar sertleşmeye başladı.

“D-d-d-d-durun…”.

“Haha…eğleniyoruz, niye duralım.”

Manabe’den çok Kariuzawa bu deneye daha uygun oldu sanki.
Karuizawa, şimdiye kadar kendini tutup sesini çıkartmamıştı ama şimdi konuşmaya başladı.

“Lütfen, salın gidiyim artık…”.

Ardından yalvarmaya başladı.  Bu halini görmek onları daha çok rahatlatmıştır kesin, ya.

Başta korkan o değilmiş gibi, Rika daha güçlü tekme ve tokat atmaya başladı.
İşin ilginç yanı, ona saldırmaya başladıklarında sadece birkaç bölgesini hedef alıyorlardı, saçı ve karnı gibi. Şimdi ise, tüm vücuduna saldırmaya başladılar.

Karuizawa korkuyla çoktan bilincini yitirmişti. Tek yaptığı, yüzünü örterek göz yaşlarını saklamaktı.

Bense fark edilmemek için, yangın merdivenlerinin kapısından sıvışmaya karar verdim. Bir süre daha saldırmaya devam ederler herhalde.
Bundan sonrası beni ilgilendirmiyor.

Bir nesnenin tamamen parçalanıp yıkılması, yenisini yaparken sizi dertten kurtarır.

Kariuzawa’nın inlemelerini arkamda bırakıp kapıyı kapattım. Artık ses gelmiyordu.


ilk defa konuyla ALAKALI bir video paylaşıyorum ahaha Milgram deneyi için tık tık~
VİCDAN MUHASEBESİ İÇİN TIK TIK 🙂

Bir insanı kurtaran, bütün dünyayı kurtarır~

Dip not: Bu hafta cilt 3’den bölüm gelmeyecek maaesef, bu da küçük bir dip not olsun (:

Not: Geçen hafta pazartesi yayınlamak zorunda kaldıgım için bu hafta erken yayınlıyorum. Cilt 4’un yayın günleri değişmedi 🙂

KEYİFLİ OKUMALAR~~