Elitler Sınıfı - Cilt 7 - Bölüm 7 - Bu Kız Neyin Nesi?
Cilt 7 – Bölüm 7 – Bu Kız Neyin Nesi?
İkimiz birlikte kafeteryaya doğru yürümeye başladık.
Mola başlayalı 20 dakika falan olmasına rağmen, kafeterya hıncahınç doluydu.
Tabii, çoğu öğrenci bu süre içerisinde yemeğini yiyip kalkmak üzere olduğu için, sıra pek yoktu.
Ben günün menüsünü seçtim fakat….Shiina seçim yapmakta zorlanıyordu. Butonların önünde parmaklarını oynatıp durdu.
“Biraz bekler misin……”
Bu sözlerinden sonra, yaklaşık 2 dakika kadar sessizce bekledim.
“Karar veremedim ya.”
“Sorun değil. Zaten arkamızda kuyruk yok.”
Ardından, tezgahta iki yemek tepsisi koyuldu. Shiina okul çantasını da yanında getirdiği için, tepsiyle beraber taşımakta zorlanıyordu.
“Çantan ağır değil mi? Ben taşıyayım.”
“Ne demek. Senden bunu nasıl isterim…”
“Sorun değil. Asıl tepsiyle beraber yere düşersen, bana iş çıkarmış olursun.”
“Özür…”
Mahçup bir şekilde çantasını bana uzattı. Çantasını aldığımda, epey ağır olduğunu fark etim. Içinde defter falan mı var acaba?
“Ağır, dimi? Teşekkür ederim.”
Kalabalıktan uzak bir yerde, boş iki yer bulup karşılıklı oturduk.
“Kafeteryaya sık sık gelir misin?”
“Yok. Genelde marketten hazır yiyeceklerden alır, sınıfta yerim. Peki ya sen, Ayanokouji-kun?”
“Marketteki yiyecekler pek iyi olmuyor. Ocakta pişmiş taze yemeğin yerini, asla tutmaz bence.”
Sizi ısıtma zahmetinden kurtardığı gibi, çabanıza da değiyordu.
Shiina yemeği, yemek çubuklarıyla alıp nazikçe ağzına götürdü.
Tüm hareketlerini hayranlıkla izledim. Yemek çubuklarını tutuşu, çok nazikti.
“Hmm, güzel…okulun kafeteryasındaki yemekler fena değilmiş. Belki arada bir gelirim.”
“İlk defa mı burada yemek yiyorsun?”
“Galiba, evet.”
“Menü seçmek için bilet makinesinin önündeyken fark ettim. Hiç gelmemiş gibiydin..”
Ikinci dönem bitmek üzereydi ama hala hiç kafeteryaya gelmemiş birisi…olduğu anlaşılıyordu.
“Bir yere gitme merakını kaybettiğinde, ister istemez şikayetçi olup isyan ediyor insan. Değil mi? Ben de bunun iyi bir fırsat olduğunu düşünüp tüm cesaretimi topladım, öyle geldim seninle.”
Ne demek istediğini anlayabiliyordum.
Normalde gitmediğiniz bir yere gitmek zorunda kaldığınızda nasıl davranacağınızı bilemezsiniz, telaşlanır; hareketlerinizden tereddüt edersiniz.
Alışık olmadığınız ortamda bulunmak kendinizi garip hissettirir ve bu duygularla başa çıkamaz olursunuz.
Demlenmiş kahve (drip coffee) almak için ilk kez markete gittiğimde, tereddüt etmiştim. Buz dolu bir bardak verdiler önüme, ilk kez böyle bir şeyle karşılaştığım için yapamayacağım sanmıştım.
Bu tarz ilk deneyimlerde; aslında zor olmadığını denemeden anlamıyoruz.
“O zaman, buraya gelmendeki deklanşör ben oldum.”
“Evet.”
Sonrasında, yemeğimizi yerken birazcık konuştu.
Yaklaşık 20 dakika geç geldiğimiz için, bizden önce gelenler yemeklerini bitirip kafeteryadan ayrılıyordu. Çok az kişi masalarında kalıp arkadaşlarıyla muhabbet etmeye devam etti.
“Kütüphanede kaldığımız yerden devam edelim mi? Bu kitapları okudun mu?”
Shiina bu sözlerinden sonra, masaya birkaç kitap çıkarttı.
Tak.
Kitaplardan hiç beklenmedik bir ağırlık sesi çıkıverdi.
“Bu kitaplardan birini okudun mu, Ayanokouji-kun?”
Çantasından 4 kitap çıkarttı. Çantasının ağırlığının sebebi şimdi ortaya çıktı..
William Irish, Ellery Queen ile Lawrence Block ve Isaac Asimov.
“Zevklisin…”
Kitapların hepsi eski gizem temalı baş yapıtlardandı.
“Öyle mi diyorsun?”
“Ben de gizem severim.”
“Öyle mi?”
Shiina ellerini birleştirerek kahkaha attı. Bu hınzır gülüşünden, kitaplarla ilgili bir gariplik olduğunu anladım.
“Bu kitaplar, kütüphaneden değiller…?”
“Evet, benim kitaplarım. Gizem sevenlerle karşılaşırsam diye hep çantamda taşırım. Başta sadece bir kitap taşıyordum. Ama kimseye denk gelemediğim için, kitaplar birikti...”
“Öyle mi?”
Bu kızın, birkaç tahtası eksik galiba ya.
“Lütfen çekinmeden seç istediğin kitabı.”
“O zaman…Ellery Queen’i okuyayım. Onun eserlerini okumadım.”
“Tabii.”
Eğer bu kızın bu tavırları tamamen düzmeceyse, şapka çıkarırım. Hiç bir art niyet hissedemiyorum çünkü…
Bu tavrının, kitap sevdasından kaynaklı olduğunu düşünmeye başladım.
Tabii, garip bir yerde garip bir karşılaşma oldu… C sınıfının kurduğu bir tuzak olabilirdi; temkinliydim.
Fakat…içimdeki ses bu karşılaşmanın; tesadüf olduğundan yanaydı.
Öğlen molasının bitiş zilinin çalmasıyla, kitabını ona ilerki bir tarihte vereceğime dair sözleşip yanında ayrıldım.
Cilt 4 – Kısa hikayeler – Kariuzawa : Görünmez Varlık — okumak için tıklayınız.