Youkoso Jitsuryoku, Cilt 4, Bölüm 3, Part 3
İkinci gününün gece yarısıydı.
Gün içinde kalabalık olan havuz şu anda sessizdi. Burada bir şeyden emin olmak için telefon gelmesini bekliyordum.
Kayıt
sonrası bize verilen telefonlara öğretmenlerin numaraları da eklenmişti, benim
için Chabashira-sensei’ye ulaşmak oldukça kolay oldu.
Yaz ortasında olmamıza rağmen, okyanusta ilerlediğimiz için gece rüzgârı bayağı
soğuktu.
“…beklettiğim için özür, Ayanokouji.”
“Hiç önemli değil. Aksine sizi geç vakitte çağırdığım için ben özür dilerim.”
“Bir öğretmen olarak öğrencimden gelen çağrıyı yanıtlama zorunluluğum var. Garip bir durum değil. Sebebin iyi veya kötü, bu senin beni ilk çağırışın hem de yalnız olarak.”
D sınıfını
sevgi ile idare etmeyen Chabashira-sensei’yi öğrenciler pek sevmiyor. Hatta
yalakalık yapan öğrenciler bile sevmiyor onu..
Öğrencilerin bir sıkıntısı olsa bile, ona danışmayı tercih etmezler.
“Size sormak istediğim bir şey var, sensei … Yüzünüz oldukça solgun gözüküyor.”
Karanlıkta en başta fark edememiştim. Fakat Chabashira-sensei ‘nin yüzünün rengi atmıştı, kar kadar beyazdı.
“…Sen dert etme bunu. Sadece yetişkin meseleleriyle boğuşuyorum. Ee sorun nedir? “
Nefesindeki alkol kokusunu alabildiğim için durumu az çok anlayabiliyordum.
“ Bu okulda puanlarla ‘satın alınamayacak’ hiçbir şeyin olmadığını söylemiştiniz. Fakat istisnalar var, değil mi?”
“Tabii ki istisnalar doğal olarak var. Örneğin öğrencilerin ve öğretmenlerin canlarını puanlarla satın almak istesen, bunun olmasına izin veremeyiz.”
“O zaman geçmişte puanlarla satın alınan en pahalı şey…”
Ancak cümlemi bitirmeden, etrafta bir kulak misafirinin
varlığını fark ettim.
“Hey! Sae-chan. İyi misin ? “
Ortaya çıkan Hoshinamiya-sensei idi.
Tesadüf eseri mi buraya geldi acaba? Yok. Bunun olma ihtimali çok düşük. Böyle bir yere Chabashira-sensei ‘nin peşine takılmadan, yanlışlıkla gelmesi neredeyse imkansız.
“…sarhoş değil misin ?”
“Ha? Hayır, tabi ki değilim, sarhoş olmamın hiçbir yolu yok. Acaba benimle ikili oynuyor olabilir misin ?”
“Sahiden… Her zamanki gibi içkiye dayanıklılığın maşallah. Hem dün hem de bugün. Hoshinomiya-sensei tempoyu yüksek tutarak konuşmasına devam etti.
“Selam Ayanokouji-kun. Nasılsın, iyi misin ?”
Gereksiz bir samimiyeti vardı. Samimi tavırlarını sürdürerek, ellerini omzuma doladı o kadar yakındı ki nefesindeki alkolü hissedebiliyordum.
Tabi ki benim gibi yaşı tutmayan biri bilemez fakat, alkol gerçekten iyi bir içecek mi? Kokusu bile tiksinç, insanlar nasıl içiyor anlamıyorum.
“İyiyim. İyi olmasam burada olmazdım.” dedim.
“Gerçekten etkileyici ve tatlı bir cevap. Yani Ayanokouji-kun benim gibi (Sae-chan) tsundere ablaları seviyor, öyle mi? “
Hoshinomiya-sensei bana sordu.
“Bunu öğrencilere yapma, profesyonel yönetimimizi etkiler”
Neyse ki, Chabashira-sensei, Hoshinomiya sensei ‘yi ensesinden tutup benden uzaklaştırdı. Dün duyduğum öğretmenler arasındaki konuşmayı anımsadım. Öğretmenler bile en yüksek sınıfa ulaşmak için birbirlerine ihtiyatlı davranıyor, kendi aralarında rekabet ediyor, birbirlerini kandırıyorlardı.
Bu rekabetin öğretmenlerden birinin maaşını arttırıp arttırmadığını, ya da Chabashira-sensei ve Hoshinomiya sensei arasındaki bu yarışın, öğrencilik günlerinden bu zamana kadar gelip gelmediğini bilmiyorum.
Eminim ki okul ve öğretmenler sistemi adil
kılmak için uğraşıyorlardır. Eğer herhangi bir bilgi haksız yere dışarı
sızdırılmış olsaydı, o zaman kendi başına büyük bir problem olurdu. Öğretmenler
bunun sorumluluğunu üstlenmekten kaçınamazdı.
Bununla birlikte, İchinose’nin detaylı bir şey söylemeden gruba (tavşan)
katılmış olma ihtimali çok yüksek. Nihayetinde keskin içgüdülere ve gözlemleme
yeteneklerine sahip. Er ya da geç bir şeylerin olacağından şüphelenmeye
başlayacak. ‘Neden’ özellikle tavşan grubuna dahil edildiği hakkında.
Eğer bu durumun sadece tesadüften ibaret olduğunu inanırsa, iyi olur.
Fakat Hoshinomiya sensei duygularını gizlemekte kötü< bu yüzden Ayanokouji
Kiyotaka’yı keşfe çıkması için gönderdiği kaçınılmaz ya…
Böyle bir duruma karşı, plan düşünmeye ihtiyacım var. Ve sadece bunu düşünerek, savunmalarımı sağlamlaştırmaya başladım.
“Ee ikiniz gecenin bu geç saatinde ne konuşuyorsunuz? Bu durum kendi başına büyük bir problem değil mi ?”
“ Büyük problem ? Bir öğretmen olarak öğrencimin endişelerini paylaşıp danışmanlık yapıyorum, ne olmuş ki?”
Chabashira
sensei, Hoshinomiya sensei ‘ye cevap verdi.
“İyi de, topluma açık bir yerde yapmanız gerekmez mi ? Böyle sinsice buluşmaya
gerek var mı ?”
Hoshinomiya-sensei onun ağzından laf almaya çalışıyor, Chabashira-sensei rasyonellik ve sakinlik duygusunu koruyordu.
”Bu Ayanokouji’nin kendi isteği idi. Özel bir şekilde kimse bilmeden bana danışmak istedi” diye cevapladı.
“Demek öyle… Peki. Bu duruma karşı falan değilim, yanlış anlaşılmasın.”
“ Güzel, eğer anladıysan bara geri dön. Kısa süre içinde sana katılacağım”
“Tamam ,tamam! İşini hallet, yaramazlık yapma.” Hoshinomiya-sensei, Chabashira sensei’ye dedi.
Ve arkasında gereksiz bir uyarı bırakarak ayrıldı, Hoshinomiya-sensei geminin içine döndü. Varlığını çok kolay gizleyebiliyor gibi.
“Böyle başa bela öğretmenler için üzgünüm”
“Yok, önemli değil.”
Chabashira-sensei keşfedilme konusunda
hiçbir şey söylemedi. İkisi arasında ne oluyor bilmiyorum, fakat dürüst olmam
gerekirse, umurumda da değil.
“Her neyse, kaldığımız yerden devam edelim. Geçmişte puanlarla satın alınan en büyük şey…”
Hafifçe başımı salladığımda, Chabashira-sensei
düşünceli bir şekilde bana baktı.
“Söylemek zorundayım sanırım. Bu ‘okulun kurallarını değiştirmek” olurdu. Tabi
ki sadece gerçekçi olabilecek şekilde değiştirebilirsin. Örneğin, okula
normalden bir dakika sonra gelmenize izin verecek şekilde düzenlemeler ve bunun
gibi şeyleri değiştirebilirsin.”
Chabashira-sensei bir olgudan çok açıklamak
için bir örnek kullanmayı seçti.
“Yani tek bir örnek mi vereceksiniz?”
“Tatmin olmadın mı ?”
“Yoo, iyi. Bununla birlikte okulun sistemini ve puan kullanımını biraz daha iyi anladım.”
Bu, puanlarınızı nasıl kullandığınıza bağlı olarak, önemsiz bir nedenden dolayı olsa bile okul sisteminin kendisine meydan okuyabilir. Özel puanların oldukça hayati önemi olduğu gözüküyor.
Chabashira-sensei “Bunu mail üzerinden de sorabilirdin. Bunun için beni aramana gerek yoktu.” dedi.
“Çünkü mail göndermek geride kanıt bırakır. Bundan kaçınmak istedim” dedim.
Ve burada bırakmaya karar verdim, Hoshinomiya-sensei’nin kullandığından farklı bir çıkışa doğru yöneldim. Chabashira-sensei’ye onaylatmak istediğim daha bir sürü şey vardı, sanırım bu kadar yeter şimdilik.
”Yakında sizden bir iyilik rica edeceğim. ”dedim.
Gitmek için döndüğümde. Chabashira-sensei bir anlığına boş gözlerle bana baktı.
Çeviren: Lona Doni
Bu sefer çeviriyi, bu blog sayesinde tanışıp arkadaş olduğum Tuğçe arkadaşıma yaptırdım 🙂 Bölüm de kısa olunca reddetmedi hehe
4’Ü BİR AN EVVEL BİTİRİP 5’E GEÇME İSTEĞİMİZ VAR. ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ, BAKALIM.
Bloğumuzu takip ederek yorum yaparak bize destek olabilirsiniz~~*
KEYİFLİ OKUMALAR~~