Youkoso Jitsuryoku, Cilt 4.5, Kısım 1, Part 4

“Sıradaki.”
Bu ufak sesi geçici olarak kurulan tesisten duyduğumda  çoktan öğlen olmuştu.

“Sizi beklettim.”

Her grup için yaklaşık olarak on beşer dakika bekledik. Artık fala olan merakımı yitirmeye başlamıştım ha.
Bu sırada perdenin arkasında falcı duruyordu.
İçeri girdiğimde oldukça aşina olunan bir manzarayla karşı karşıyaydım. Yaklaşık 30 Lux bir karanlık aydınlatması vardı ve buna ek olarak kalın bir kitap, çekiç ve amacını bilmediğim,- atmak için herhalde- kullanılabilecek bir kristal top vardı.

Falcı, şapkaya taktığından yüzündeki ifadeyi göremiyordum. Bu yerin birinci sınıf bir
atmosferi var ama. Kristal top sanki İbuki ile benim geleceğimi gösterebilirmiş gibi parlıyordu.
Falcının önünde duran yaslanma yeri olmayan iki koltuğa oturduk. Bunu görünce falcı tebessüm edip parmağıyla işaret yaptı.

“İlk önce ödeme. “ Dedi falcı.

Bunu söyledikten sonra masanın altından bir kart okuyucu çıkardı. Neredeyse insanı alıp götüren inanılmaz derecede mistik bir hava yayan bu yerde, modern uygarlığın eserlerinin bu şekilde ortaya çıkması bütün havayı bozmuştu.

Tabii ki de bunun bedavaya olacağını düşünmedim yalnızca bütün atmosferi mahvetti diyorum.

“Bizim için ne tür kehanetlerde bulunacaksın?”, Öğrenci kartını çıkarmadan önce İbuki sordu.

“İş, okul, aşk hayatı ve istediğiniz her şeye bakarım. “

Falcı korkunç bir şekilde sırıtarak cevaplamıştı. Etrafa baskı yaydığı doğru ama falcıdan
daha çok bir cadınınkine benzer bir auraydı onunkisi.

Ancak fiyat listesinde bir gariplik vardı.

Görünüşe göre fiyat listesi farklı kategorilere ayrılmış. Falcının biraz önce anlattığı ‘Temel olanları’ içeriyor’gibi. Burdan daha fazla kategoriye ayrılıyor ve bu şekilde devam ediyor.
Bunlardan birinde Tenchuusatsu da var. Ayrıca diğer kategoriler arasında, hayatınızın nasıl bittiğini bile gösteren fal çeşitleri var.  Tabii, çift olarak girdiğimiz için gönül işleriyle ilgili de çok şey var.

 

Bu sadece benim düşüncem ama, eğer falcı çiftler için kötü bir şey söylerse, böyle bir durumda çiftlerin bu konu hakkında ne yapacağını merak ediyorum. Her fal çeşidi 5000 puandan başlıyor. Çok ama çok pahalı.

“Yinede pahalı. “

D sınıfı gibi para konusunda büyük sıkıntılar geçiren bir sınıf için bu rakam
çok uçuk. Böyle söylüyorum ama Tenchuusatsu’ yu araştırmadan dönmek istemezdim ben şahsen. Sırf İbuki’nin falını dinleyip sonra yurda dönebilirim ancak bunu yaptığım zaman doğruluğundan emin olamam bu sefer.
Telefonumdaki puanları kontrol ettim yaklaşık 6000 civarında puanım vardı. Ucu ucuna yetiyor ya.

“Sadece ‘temel olanları’ alacağım.” Her ne kadar falcılık ile ilgilense de tüm fallara baktırmayı düşünmüyor gibi.

“Sen ne yapacaksın?” diye bana sordu.

“Aynısından.”

Bu noktada kendimi bir restorantta yemek siparişi veriyormuş gibi hissettim, bunu
söylememe rağmen kartımı uzattım. Kartın okuduğuna dair bir ses geldi.

“Öyleyse önce kızlardan başlayalım. Adın neydi?” Falcı İbuki’ ye sordu.

“İbuki. İbuki Mio.”

Kısaca cevapladı.

“Benim falım, müşteriminin yüzünü, elleri ve kalplerini görmemi sağlıyor. Bununla birlikte sır olarak kalmasını istediğin şeyleri de görebilirim.  Senin için sorun olur mu bu durum?”

“Bildiğiniz gibi yapın.”

İbuki cevabıyla üzülmeyeceğini belirtti veya söylediğine pek inanmıyordu.
Şapkasının altından, kırışık alnının yanı sıra keskin bakışlarını da sezebiliyordum. Ibuki’ye iki elini de masaya koymasını söyledikten sonra yavaş yavaş başladı fal bakmaya.

“Öncelikle avuç okumadan başlayalım, oldukça uzun bir hayatın olacak gibi ve herhangi bir kötü hastalığa yakalanmadan yaşayacaksın.” dedi.

Genellikle insanların duymak isteyeceği türden bir hikayeye gibi ya. Şahsen birinin avuç izlerine bakarak hayatının nasıl şekilleneceğini, bir insan nasıl anlar anlayamıyorum.
Bu sırada önyargılarım,  resmen falcıyı reddediyor ya.

Belki de falcı kendi deneyimlerini bu kehanetlerde kullanıyordur. Ben olsam müşterinin yüzünün renginden, sağlık durumu hakkında bir şeyler söylerdim.

Falcı beklenmedik cevaplarıyla ders, finansal şanstan ve gönül işlerinden bahsetti.

Normalde biri falcının sahte görünen sözlerini kızması gerekirken İbuki memnuniyetle onu dinliyordu. Şanssız olaylara kıyasla iyi bir gelecek bekliyordu onu, yani falcı böyle söylüyordu.
Ona bazı uyarılarda bulundu ancak hayatında çokta önemli bir risk yokmuş gibi görünüyor.

“Çok teşekkür ederim.” Dedi İbuki.

Falla olan işini bitiren İbuki başını eğdi. Görünen o ki sıra bana geldi sonunda falcılık
hakkındaki sorularıma yanıt bulabileceğim ya
.
İbuki ile olan prosedürlerin aynısını uyguladı.

Benim falımın cevapları İbukininki ile neredeyse aynıydı koşullar birbirinden uzaklaşsa da sonuç olarak aynıydılar. Arada bir gelecek olan bir tehlikeye karşı uyarıldım.

“… Görüyorum. Oldukça kötü bir çocukluk geçirmişsin.” Dedi falcı.

Böyle diyor ama, çoğu insan çocukluk zamanında kötü olduğunu düşündükleri bir iki şey geçirmiştir. Hele ki bahsettiğimiz çocuk erkek çocuğuysa..
Mümkünse daha net cevaplar versin ya.

Daha da önemlisi, neden gelecekten bahsetmesi gereken falcı geçmişten bahsediyor ki?
İbuki dikkat kesilmiş bir şekilde falcıyı dinliyordu. Belki de falcılık böyle bir şey, gerekli
bi ritüel olarak geçmişe dönüyoruz.
Off, anlıyorum demek falcılık böyle bir şey. Bu aşamada, aklıma bu geldi.

İnsanlar kolay yaratıklar oldukları için, onlar için iyi bir şey söylenirse, bunu anılarında
saklarlar ve fal ile ilgisi olmayan iyi bir şey olduğunda, bu anı ortaya çıkar ve
şöyle :“Ahh, demek falcının bahsettiği şey buymuş.” derler.

Ama gerçeklik farklıdır herkesin iyi ve kötü yaşayacağı zamanlar olacaktır.

“Buu…”

Bir kez daha kadim ritüellerin ortasında görünen falcı ellerini durdurdu birden.

“Sen uğursuz Tenchuusatsu’a sahipsin.”

“Ohaaa… ciddi misiniz?
Bu sonuca şaşırmış olan kişi ben değil, Ibuki ve falcıydı.

Tenchuusatsu, düne kadar farkında olmadığım bir kelimeydi, bu yüzden bunun yanına  başka bir kelimenin daha eklenmesi, daha çok kafa karışıklığı demek benim için.

İbuki ,“ Basitçe doğduğun andan itibaren uğursuz bir hayat yaşayacaksın.” dedi.

“Bu da şaşırtıcı bir şey …”

Bu durum, nasıl bir tesadüftür bilmiyorum ama yine doğru çıktı. Ancak bu konuyla ilgili olarak falcı hala belirsiz bir tavırdaydı.
Çünkü eğer kişi, kendisine kötümser bakarsa, geriye dönüp bakacağı bir şey de kalmaz ve kendisini bahtsız/şanssız olarak düşünerek geçirirler.  Ama bahsettiğimiz sıradışı Tenchuusatsu ise, falcıların da bunu söylemesi riskli olur.

“Bu arada, Uğursuz Tenchuusatsu buradan sonra da hep devam edecek mi?” Diye sordum.

“Az önce, o kız bunun talihsiz bir hayat olduğunu söyledi ama bu doğru değil.” dedi.

“Uğursuz Tenchuusatsu gerçekten de nadirdir. Fakat bu, tüm hayatının, şanssızlıkla lanetlendiği anlamına gelmez. Aslında akışın kendisi kötüdür, ailenin ya da ebeveynlerinin sevgisini alamazsın. Bundan sonra yapacağın her şey, senin kendi kararlarına bağlı.” diye anlattı falcı.

Daha önce sahip olduğu keskin bakışların yerini, şimdi acıma almıştı.

“Kötümser hissetmeye gerek yok ve bir komedinin kahramanı gibi davranmaya da gerek yok” dedi.

Bugün pek çok ilginç hikaye duydum, ama hepsi sonuçta sadece bir fal.

Daha iyi bir şeyler duymak için gözlerime kan oturana kadar beklememe gerek yok.   Koltuğumdan kalkmaya çalıştığımda, falcı bana seslendi yine.

“Senin için bir uyarım daha var. Gittiğin yolda, dönüşler ya da ne bileyim uzatmalar yapma, direkt sonuca git. Gereksiz yere bir yoldan saparsan, uzun bir süre sıkışıp kalırsın. Ama sıkışıp kalsan bile panik yapma. Sakin ol ve iş birliği yap insanlarla. Böylece üstesinden gelebileceksin.” dedi.

Geriye sadece bu sözleri kaldı.

Çeviren: spriggan 

Düzenleyen: fatoshisme