Youkoso Jitsuryoku, Cilt 4.5, Kısım 2, Part 5

“Oi, Ike. Katsuragi’yi araştırdım.”

“Cidden mi? Çok iyisin, Ayanokouji. Şuan gözüme girdin.”
Bir elini sağ omzuma atarak beni övdü Ike. Onun gözüne girecek bir şey mi yapıyordum yani? İçten içe beni nasıl değerlendirdiğini fark edip içerledim.
Ona durumu anlattım sonra.

“Maalesef, kime vereceğini öğrenemedim.”
Aslında doğru değildi. Detay vermem gerekirse, onun hediye verebileceği bir kız profili çıkaramadım.  Ne kadar çok incelediysem de bulamadım.

Bu okulda, o doğum tarihiyle doğan birinci sınıf öğrencisi yoktu. Başka okullardan da kimse aklıma gelmedi.

Belki de hediye vereceği kişi tamamen başka bir yerde yaşıyordur? Şaşırmış bir halde Yamauchi kafasını kaldırıp baktı.

“Kötü oldu bu… böyle olacağını biliyordum. Katsuragi kime hediye verecek ya?”
Yamauchi şaşırmak ya da heyecanlanmak yerine üzülüyordu, sanki aklına fesat bir şeyler geliyor gibi ya.

“Hey, Kanji. Aklına Valentine gelmedi mi, hani şu ilkokuldaki çocuk?”

“N-n-ne diyorsun anlamadım? Ne olmuş ona?”

“Yani, çok karışık bir durum değil.. o çocuk kendine hediye almıştır.”

“Saçmalama- bu imkansız. Bu keltoş o kadar popüler değil…”.

Aralarında geçen konuşmadan iki tarafta aynı düşünceye vararak tatmin oldular. Ne söylediklerini anlayamadım ben ama. Bu yüzden de soru sormaya karar verdim.

“Kendi doğum gününe hediye almıştır mı diyorsunuz yani?.

“Başka ne olabilir ki, Ayanokouji”.
Sanki sinirlenmiş gibi baktılar bana. Konuya dönersek, normalde kimse kendine hediye almaz, alır mı? Belki kendini bir şey için ödüllendiriyordur diye de düşünmedim değil. İstediği bir şeyi alarak ya da güzel bir ziyafet çekerek falan. Ama bu durumda mantıklı gelmiyor.

Bir kızın hoşlanacağı türden bir paketi  vardı, cicili bicili yani.  İçinde de çikolata vardı. Eğer çikolataya düşkünse başka bir yerden alırdı buradan almaya ne gerek var ki.

“Hala anlamıyor musun?”.

“…maalesef anlamadım.”  Diye cevap verdim.

“Onu nasıl değerlendirirsen değerlendir, Katsuragi kızlar arasında popüler değil. dimi? Ama yine de A sınıfının lideri.”

Yorumda bulunmamayı tercih ediyorum.

“Bu da onu gururlu yapar. Etrafındaki insanların onun popüler olduğunu düşünmesini istiyordur. Yanisi, rol kesiyor.”

“Kendisine aldığını söylemek yerine, başkasına vermek için almış gibi yaparak güç gösterisi yapıyor. Bunu demeye çalışıyoruz.”

Vardıkları sonuçtan tatmin olup bir yanlışlık olmadığına dair ikisi de kafasını salladı.

“İlkokulda ben de yaptım aynısını. Okulun en güzel kızından hediye almışım gibi rol kestim.”

“Duyması bile üzücü be?”.

“Bariz değil mi? Tabii ki üzücü. Ama yine de yokluktan iyidir.”.
Sinirlendi. Valentine denen çocukla onun doğum günü hediye vakaları epey etki bırakmış onda demek.

“Bu arada Haruki, sen de aynı haltı yedin değil mi?”.

“Ha? Hayır, ben farklıydım. Ben gerçekten kızlar arasında popüler biriydim bir kere?” Yamauchi, Ike’ye cevap verdi.

“Pis yalancı. Neden böyle yalan söyler ki insan?  Seninle aynısını yaptığı için aklına gelmedi mi bu durum sanki?”

“Doğru olmadığını söylüyorum sana. İlkokulda,  Kanji gibi popüler olmayan birisi vardı sadece, bu kadar.”
Yamauchi resmen ateş püskürüyordu. Blöf yaptığı belliydi ama ne gerçeği öğrenmek gibi niyetim ne de sinsi bir merakım var, sormayacağım.

“O zaman sadece tahmin ettin, öyle mi?”.

“Hayır, şüphem bile yok. Kesin bilgi!”
Kesin sonuca vardılar galiba. Ardından tekrar tartışıp yaygara koparmadılar.

“Hey Haruki, belki de keltoşu yani Katsuragi’yi yanlış anlamışızdır?”

“Olabilir.  A sınıfından olduğu için düşmanca davranıyordum ona. Ama bir anda sanki kendime yakın hissettim onu.”

“Yani, kendisine hediye alarak popüler olduğunu göstermeye çalışanlardan biriydin sen de demek.”

“Hayır, sadece eski sınıf arkadaşım aklıma geldi ve üzüldüm bu kadar be.”
Yamauchi’nin Ike’ya olan cevabıydı bu.

Yamauchi, Ike’ı yalanlayıp duruyordu.

“Birazcık iş birliğine ne dersin?”
Aniden söze girdi.

“Nasıl bir iş birliği, anlamadım?”

“Ona doğum günü hediyesi hazırlayacağız.”

Katsugari’ye olan düşmanlığın yerini, sempati aldı anlaşılan.

“Olur, belki bir kıza aldırırsak daha iyi olur. Ama bu durumda zor biraz. Peki, başkasından doğum günü kartı alması da onu mutlu etmez mi?”.

Mantığı anlamakta zorlanıyordum, ama inkar da edemiyordum durumu.

Bir insanın kendisini kandırarak kendine hediye almasındansa, birinden gerçek bir hediye almak ister. Ama bu sempati olayı, bazen çok sıkıntıya sebep olabiliyor. Eğer Katsuragi kendine bir hediye aldıysa gerçekten, onun bu durumunu bilen Ike ve diğerlerinin yüzüne bakabilir mi sonra?
Öte yandan da, aksine sinirlenip geri çevirebilir.
Bu arada, Ike ve Yamauchi çoktan ne alsak telaşına düştüler. Bense endişe içinde boğuluyordum.

Yarın doğum günü olan bir kız yok bu kesin bilgi. Ama diğer ihtimaller de elenebilmiş değil. Bu okuldaki hocalar, yetkili kişiler, hatta okul sınırları içinde çalışanlardan birisi bile olabilir. Eğer ille de bir ‘kız’ olacak diye diretirsek bile, hala elenmemiş çok fazla kişi var.

Eğer sadece kendisi için bir hediyeyse, öyle zar zor seçip alır mıydı ya.
Yaz tatilinin ortasında Katsuragi okul üniforması giyip duruyor hem de. Bu onun daha ok göze batmasına sebep oluyor yani.

“Ayanokouji, bize azcık puan ver. 1500 puan falan toparlarsak üçümüz, güzel bir hediye alabiliriz ona.”

Böyle konuşmalara daha kaç kere kulak asacağım ben ya.

Masraflarım azalacağına ikiye katlanıyor. 1000 puan az değil ki.

” Ayanokouji, belki hızlı olacak ama yarın onun doğum gününü kutlayalım gitsin.”

Sonunda ağızlarındaki bakla tamamen çıkıverdi. Katsugari’ye illa kutlama yapacaklar.

“Gerçekten hediye mi alacaksınız?”

“Sabahtan beri ne konuşuyoruz biz? Yalnız ve popülaritesi olmayan bir adamı kurtarmayalım mı?”

Off, gittikçe kötüye sarıyor bu durum ya. Onları reddetmedim yine de.
Yarın buluşmak için sözleştikten sonra ayrıldık..