Youkoso Jitsuryoku, Cilt 4.5, Kısım 4, Part 3
Akşamüzeri 4’te buluşmaya karar vermiştik. 10 dakika önce gelmiş bekliyordu Sakura. Yüz ifadesinden kafasının karışık olduğu belliydi. Kafasında kurup duruyordur kesin. Yüz ifadesi her saniye değişip duruyordu. Üzgün, gergin, endişeli oluveriyordu. Acaba gerçekten ne hissediyor merak ediyorum doğrusu.
“Seni çok beklettim mi?”.
“Ahh.”
Tam ona seslendiğimde, Sakura yavaşça başını kaldırıp tereddütle yaklaştı bana.
Sadece ona seslenerek keşke taşıdığı yükü de azaltabilsem ya.
“Teşekkür ederim, Ayanokouji-kun…geldiğin için.”
“Teşekkür edilecek bir şey değil. Peki, aklına takılan ne?”
“Evet…..şey, dün verdiğin mektupla ilgili…..”.
“Bir şey mi oldu?”
Aklında bir şey olsa gerek, yoksa beni çağırmazdı ya. Ağzından laf alamıyordum.
“İçine atma–“.
Tam onu cesaretlendirip konuşturacaktım ki etrafta özel baskılı kıyafet giyen öğrenciler gezinmeye başladı, herhalde kulüp aktivitelerinden dönen öğrenciler.
“Etrafta dolaşsak olur mu?”
“Ehh? Tamam, olur.”.
Birinin bizi görmesi hoş olmazdı. Etrafı ağaçlarla kaplı görünmeyen bir kısıma geçtik.
Yamauchi erken gelir de karşılaşırsak kötü olur ya. En iyisi kısa kesmek. Bu arada, Sakura, sol elini boynuna dayayıp havaya doğru bakmaya başladı.
“Ne oldu—?”.
Soruyu sorar sormaz cevabı da aldım aynı anda. Yağmur damlaları yerleri ıslatmaya başlamıştı.
“Yağmur, yağmur yağıyor.”
Hava durumuna bakmıştım; açıktı. Ancak birden bire yağmur bastırdı. Hatta o kadar şiddetli bir yağmur yağıyordu ki üstümüz ıslanıverdi kısa bir sürede.
“Off, , girişe geçelim hadi!”
Sakura’ya başımı sallayarak onay verdikten sonr geldiğimiz yoldan geri döndük. Yağmurun altında bir dakika ya kaldık ya kalmadık ama üstümüz sırılsıklam oluvermişti.
“Şansızlığımıza bak… iyi misin, Sakura?”.
“B-ben iyiyim, ya sen Ayanokouji-kun?”.
“Ben de.”
Bardaktan boşalırcasına yağan yağmura baktım. Ne kötü zamanlama ya.
“İstersen, kullanabilirsin bunu.”
Sakura bana bir mendil uzattı. İşlemeli mendili hatırlıyordum, ıssız adadayken de vermişti bana.
“İyiyim ben, kendin kullan. Hastalanma.”
Önce kendimi kurulamayı düşünemezdim, özellikle de bir kız sırılsıklam karşımda dururken. Buna rağmen, Sakura ayak parmaklarının üstünde durarak ıslak saçlarımı kurulamaya çalıştı. Sakura’nın parfümünün kokusu burnuma geliyordu.
” Kolay kolay hastalanmam.” Dedi, saçlarımı kuruladıktan sonra boynumu kuruladı.
“……….”.
Sessizce yanımda duran Sakura’dan gözlerimi kaçırıp duruyordum. Yamauchi’nin onu neden istediğini anlam verebiliyordum. Ama şu durum çok efsane bir fırsat, ha.
Aniden yağmur yağması.
Panikle yağmurdan saklanacak yer aramak.
Havadan sudan konuşmaya başlayarak….. hiç ara vermeden konuşmak.
Göz göze gelmek.
Birbirimizin nefes alış verişlerini fark etmek..
tam erkeklerin fantezi dünyasına ait bir olaylar silsilesi bu ya.
“Yağmur birazdan diner mi acaba…?”.
“az önce telefonumdan kontrol ettim, yaz yağmuruymuş. Birazdan diner.”
“Tamam…”
“Ahh, özür. İşin vardı ama yağmurda ıslanmana sebep oldum.”
“Ne demek. Hiç önemli değil.” Diye cevapladı Sakura.
“Ne…ne yapacağımı bilemiyorum….”.
“Yapacağın tek şey duygularına göre cevap vermek. Kabul ya da red. Veya önce arkadaş olmak da bir seçenek.”
Herkes kendi kararını kendi versin, gereksiz bir şey söylemeyeceğim.
“Cevap vermek zorunda da değilsin, eğer çok gerilirim diyorsan. Yamauchi ile ben konuşabilirim, senin yerine.”
Yamauchi’nin bundan hoşlanacağını sanmam ama Sakura böyle bir istekte bulunursa reddetmem yani.
“…..yok, ben konuşurum….. Benim konuşmam daha uygun olur.”
“Evet, öyle. Hem Yamauchi için de iyi olur.”
“Evet. Doğru… onu reddedeceğim.”
Yamauchi’den önce bana cevabını söyledi ya.
“Demek öyle.”
Şimdiye kadarki konuşmalarımızdan zaten cevabının 100% bu yönde olacağından emindim ama Sakura’nın bunu dile getirmesi önemliydi.
“Ahh—, uuu—, umm. Birinin duygularını reddetme hakkım olduğunu düşünmüyorum… böyle de çok küstah olacağım…. ama….”.
Sakura, kendi red cevabından dolayı suçluluk duyuyor gibiydi.
“Kendini suçlu hissedeceğin hiçbir durum yok ortada. Tek taraflı bir sevgi bu. Böyle bir teklifi kabul etmen demek, sevginin karşılıklı olduğu anlamına gelir. Yani, sevmiyorsan onu reddetmen garip bir durum değil. ”
Kendi kendine kötü hissetmesin diye onu uyardım. Yağmur birazdan dinecek gibi Yamauchi belki de birazdan çıkar ortaya ya.
“Geri mi dönsek? Ben gidiyorum burdan.”
Hala şiddetli yağmur yağıyodu ama geriye doğru bir adım attım yine de.
“H-hayır! Ayanokouji-kun eğer gidersen, konuşamam ben…..lütfen…”
Kolumdan tuttu.
“Lütfen…beni yalnız bırakma.”
“Sen nasıl istersen.”
İsteğine tamam dedikten sonra beklemeye başladım ben de. Ne de olsa bana şimdiye kadar yardımı dokunmuştu, Sakura’nın.
Aradan yaklaşık 15 dakika sonra, Yamauchi geldi. Ne çabuk ya. Yüz ifadesi sertti.
“S-sen niye burdasın, Ayanokouji?”.
“Özür. Sakura tek başına seninle görüşecek cesareti olmadığını söyleyip beni de çağırdı. Yokmuşum gibi düşün, lütfen.”
Böyle söylemem onu rahatlatmamıştır kesin ama bu cevaptan sonra da varlığımı kabullenmekten başka çaresi yok.
“P-pardon beklettim. Mektubumu okudun galiba.”
“Evet…..umm……bir soru soracağım..”.
“Tabii sor….”.
“B-benden neden hoşlanı…yorsun? Benden daha güzel bir sürü…kız var……”.
“Sen ayrısın, Sakura!”.
Bir anda bağırıverdi. Sakura ise şaşkınlıktan titredi ya.
“P-pardon. Bağırmak istememiştim…. Şey… cevabın ne peki?”.
Başkasının meselesine dahil oluverdiğime göre, bu konuyu konuşmaları gerektiğine kanaat getirdim. Ama bu çocuğun ağzı yüreğinde ya. Mantıklı düşünecek bir pozisyonda değil.
“Öz…..Özür dilerim!”
Yamauchi’nin önünde kızaran Sakura başını eğerek özür diledi.
Tam bu sırada da, Yamauchinin kalbinin derinliklerindeki son umutta yanıp kül oldu.
“Be-ben, sana aynı duyguları… hissetmiyorum.”
Ağzından dökülen bu sözler için, Sakura kim bilir ne kadar çok çaba sarf etmiştir.. Yamauchi’nin 3. Bir kişinin olduğu bir ortamda reddedilmekten hoşlanmadığına eminim. Benim varlığım onu kesin rahatsız etmiştir.
“Anlı-yorum…..”.
Yamauchi durumu kavramaya çabalıyordu. Sesi aynı sakura gibi titriyordu.
“Teşekkür ederim, Sakura. Buraya kadar zahmet ettin.”
“K-Kendine iyi bak……!”.
Ortamdaki ağır havayı daha fazla kaldıramayan Sakura başını eğip selam verdikten sonra uzaklaştı.
“Offff…….”.
Yamauchi, Sakura’ya kolunu uzatıp tutmak istedi ama yetişmedi kolu. İlk defa şahit olduğum bu yarı romantik sahnede sessizliğimi korudum. Yamauchi bir süre yaşadığı hayal kırıklığını aşmaya çalıştıktan sonra başını kaldırıp bana baktı.
Burada olduğum için kızacak mı acaba? Ya da sinirini benden çıkartacak? Kim bilir.. emin olduğum tek bir şey varsa, o da bu duruma olan karşı fikrini/duygularını belirteceği. ama—
” Utanç verici, ha. Arkadaşımın önünde reddedildim. Utançtan yerin dibine gireceğim şimdi.”
Beni suçlamadan konuşmaya başadı. Reddedilmenin şoku yüzüne yansımıştı, tavrı değişmişti ama farklı bir hali daha vardı.
“Ama nasıl desem ya, umm…..Rahatlamış hissediyorum galiba.”
“Nasıl desem, salaklık ettim işte. Sakura’yı zor duruma soktum şimdi anlıyorum. Beni üzmemek için kelimelerini bile dikkatli seçti ya. Kendimi suçlu hissediyorum off. Birisine açılmanın da sorumluluk getirdiğini anladım, çok şey öğrendim çok.” dedi.
Yamauchi’nin omzuna elimi attığımda onun da ıslandığını fark ettim. Kararlaştırdıkları saatten önce dışarı çıktığı belliydi. Belki de bunca zaman dışarda bu konuyu düşünüp duruyordu.
“Pek üzgün bi halin yok.”
“Ben, şok oldum evet. Ama kaldıramayacağım bir şey değil. Sakura çok talı bir kız, tabii ki kız arkadaşım olsun isterim. Bu sebeple ona çıkma teklifi ettim ama yine de farklı düşüncelerim de oldu. Sırf yüzüne ve vücuduna bakarak fevri davrandım. Yani, demem o ki onu olduğu gibi sevmedim. Eğer onu tüm kalbimle sevseydim, şuan yıkılmış, darmadağın, sinirli ve aynı zamanda üzgün olurdum.” he said.
İçini döksün diye bir şey söylemedim, bekledim.
“Demek bu yüzden—bugün, b çocuksu aşkımdan ders alarak muaf oluyorum. Öncelikle, gerçekten tüm kalbimle sevebileceğim birisini bulacağım.”
Bu reddedilişle, Yamauchi daha iyi birisine dönüştü sanki ya.
“Sana minnettarım, Ayanokouji. Seni de böyle garip bir şeye bulaştırdım, özür dilerim.”
“Önemli değil. Sonuçta biz…arkadaşız.”
“Al bunu. Telefon ödünç almak istediğini söylemiştin değil mi?”.
“Emin misin? Kabul etme şartıyla söz vermemiş miydin?” diye sordum.
“Özel bir duruma dönüştü sen de biliyorsun. Ancak hemen geri vermen lazım.”
Ardından da Sakura’nın gittiği yöne doğru ilerlemeye başladı. Bu arada gök kuşağı çıkmış; yağmur dinmişti.
Blogumuzu takip ederek, sosyal medyada paylaşarak veya yorum bırakarak bize destek olabilirsiniz.
Bu postumuz ile, 100.cü çevirimizi yayınlamış bulunmaktayız, bize destek olan tüm okuyucularımıza teşekkür ederiz ~~
Not : Kısım 5 – Sınıflar Toplanıyor , 5 Ocak 2019’da yayınlanacaktır.
Keyifli okumalar~~