Youkoso Jitsuryoku, Cilt 4.5, Kısım 4, Part 2

   Gece yarısı, Sakura’nın cevabı ne olacak diye düşünürken aynı zamanda da uyumak için hazırlanıyordum. Birden telefonum titredi.

“Uyudun mu?”

Kısa bir mesaj atmıştı Sakura. Belki başka bir şey yazar diye ekrana dokunmadan bakmaya devam ettim, ama başka bir şey yazmadı. Uyuduğumu düşünüyor olabilir. Sohbeti açıp yazısını okundu yaptım. Ardından da başka bir mesaj attı.

“Seni uyandırdım mı…?”

“Pardon, yıkanacak çamaşırlarım vardı da. Efendim.”

Küçük beyaz bir yalan ile cevap verdim, cevabım rahatlatmış olacak ki uzun bir mesaj yazdı.

“Yarın 5’te Yamauchi-kun ile görüşeceğim…onunla görüşmeden önce seninle görüşebilir miyiz…..?”.

Başka birisi olsaydı, hayır derdim ama Sakura’nın benden başka güvenebileceği insan yok.

“Nerede buluşacağız?”

“Okulun arkasında yine.”

Buluşma adresini sorararak aynı zamanda da Sakura’ya söz vermiş olduğumun farkındaydım.  Sakura’ya yük olmak istemediğim için aynı yerde buluşma teklifine tamam dedim.

Şimdi uyuyacağım. Alel acele ev işlerini bitirip yatağa uzandım.

Yine, telefonum titredi.

“Umm…seni epey rahatsız ettim özür dilerim, telefonda konuşsak biraz olur mu?”

Endişesini bana mail atarak gösteriyordu. Off, en iyisi arayıp konuşmak. Aradığımda, kısık bir sesle konuşmaya başladı.

“Uyuyamıyor musun?”

“Evet…..yarını düşünmekten, çok gerildim…..offfff.”

Bu kötüye işaret işte ya. Resmen ses tonuyla huzursuzluğunu bariz belli ediyor. Ne cevap vereceğini düşünüyordur kesin şimdi.

‘Ben—ben Yamauchi-kun’u tanımıyorum hiç…..bu da beni korkutuyor…..”.

“Demek öyle…..”

“Birisini sevmek de, nefret etmek de, sorumluluk getiren bir şey galiba.”

 Sakura gibi, etrafındaki insanlarla arasındaki mesafeyi çok önemsemeyen birisiyi için, bu urum epey şok edici olmalı. Ama dışarıdan birisinin bu duruma karışıp yardım etmesi de normal bir durum değil.

Karar verecek olan kişi Sakura, ve cevap alacak kişi de Yamauchi. Buna karışmak kimseye düşmez. Bunu benim gibi aşk konusunda cahil birisi bile bilir yani. Sakra’ya kabul et ya da reddet gibi öneri ya da tavsiye de bulunma hakkım yok.  Söyleyeceklerini dinlemekten başka çarem de yok, anlatsın bakalım.

“Yamauchi-kun ile bir sorunum yok, ama… düşünüyorum da… istemiyorum. Benim gibi birisini fark ettiği için de üzülüyorum hem de…..”.

Aşkın ne kadar karmaşık bir duygu olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.

“…..ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok kafam karışıyor, ne diyeceğimi bilemiyorum…..”.

Böyle düşünmesini, kafa karışıklığını çok iyi anlayabiliyorum.

“niye ben….diye düşündüm. Niye acı çekmek zorunda kalıyorum diye düşünüp durur oldum.” 

Mutlu olmak yerine, ya bu durumdan nefret ediyor, ya da canını sıkan bir duruma düştüğünü anlatmaya çalışıyordu.

“Ayanokouji-kun, sen, umm…..şey, belki sana garip gelecek ama soru soracaktım sana….”.

“Ne söylersen söyle, cevap verebilecğeim bir şey ise, cevap veririm sana.”

“Umm…..şu sıralar, birlikte olduğun birisi… var mı?”

Ses tonu normale dönmüştü, garip.

“Yok, hem şimdi, hem de şimdiye kadar hayatımda kimse olmadı.”

“G-gerçekten mi!?”

“Bu kadar çok mutlu olursan bunu söylediğime, dalga geçtiğini düşünürüm doğal olarak.”

“Şeyy….yanlış anlama, dalga geçmek için söylemedim! Aynı olduğumuz için sevindim.”

“Şaka yaptım ben de.”

“Mou…..!”.

Önemsiz bir şakaydı ama Sakura’yı rahatlatmışa benziyordu.

Özel konulara giriyordu ama bu konuda saklayacak bir şeyim olmadığı için, dürüstçe cevap verdim.

“Peki, biri sana açıldı mı ya da sen birisine açıldın mı?”

“Aynıyız, Deneyim 0.” 

Ama Yamauchiyle, Sakura’nın ilk anısı hazır, ha.

“Demek öyle!”

Yine sevinir gibi bir hali vardı. Bu arada, Sakura ile bir süre havadan sudan konuştuk. Sakura’nın uykusunun geldiğini hissedince,  sohbeti bitirip telefonu kapattım. Ben de birazdan uyurum herhalde.


Blogumuzu sosyal medyada paylaşarak ya da yorum yaparak bize destek olabilirsiniz.

Keyifli okumalar~~