Youkoso Jitsuryoku, Cilt 4, Bölüm 2, Part 2

Sonuç olarak, tartışmada fikir birliğine varılamadı. Zaman öylece geçti ve 1 saatin sonunda, öğrencilere, toplantı odalarından ayrılmaları için okul tarafından bir duyuru yapıldı. A sınıfı öğrencileri ilk ayrılanlardı. “İstediğinizi yapmakta özgürsünüz.” diyerek odadan, kapıyı arkalarından çarparak ayrıldılar ve odayı sessizliğe gömdüler.

Ichinose, ne kadar Katsuragi’nin stratejisini reddedip, kendi aramızda tartışmamız gerektiği konusunda ısrarcı olsa da, sonrasında aramızda herhangi bir konuyu tartışmamıştık. Acaba hâlâ bir şeyler mı saklıyor? Yoksa ne yapacağından kendi de mi emin değil?

“Sonuçta bugün gibi beş toplantı daha olacak, öyleyse bu oturumu sonlandıralım mı?” dedi Ichinose güven veren bir sesle.

Temel olarak, ulaştığımız fikir birliği şimdilik tartışmaktan ziyade kendi başımıza vakit geçirmek gibi görünüyor. Bu kadar çok konu ve bilginin üzerine D sınıfı ve muhtemelen C sınıfı da tükenmiş olmalı. Belki de şu an için grubu dağıtmak o kadar da kötü bir fikir değildir ya.

“Ben geri dönüyorum.” dedi Karuizawa ve ayrılmak için aceleyle ayağa kalktı, fakat bacakları uyuşmuş gibi titriyordu.

Odadan bir an önce ayrılmanın paniğiyle, Karuizawa yanlışlıkla Manabe’nin ayağına bastı.

“Ow!” Manabe acıyla çığlık attı.

“Ahh… üzgünüm, kazayla oldu.” Karuizawa aceleyle odadan çıkmadan önce usulca özür diledi.

“Ne… ne oluyor be!?” diye bağırdı bize Manabe.

Hem acıdan hem de Karuizawa’nın tutumundan dolayı öfkelenmiş gibiydi ve hıncını bizden çıkarıyordu. Olaya dahil olmaktan kaçınmak için bakışlarımı hızlıca çevirdim ve kaçtım.

“Hadi biz de gidelim, acaba diğer gruplarını nasıl geçti, Hirata’dan duymak istiyorum.”

Diğer sınıflar çoktan harekete geçtiğinden, Yukimira’nın da sınıfımız için bir strateji geliştirmek istediği anlaşılıyor. Sotomura da Yukimira’nın sözü üzerine ayağa kalktı. En nihayetinde, odada sadece B sınıfından üç öğrenci ve Ibuki kalmıştı.

“Yine acıktım, acaba açık büfe falan var mıdır?” diye sordu Sotomura.

Hayır, hayır, anormal olan sensin. Ne tür bir vücut yediği tüm yemekleri bir saat içinde sindirebilir ki? Normalde, bu kadar fazla yersen şişmanlarsın. Ama bu samimî tavsiyemin onun kalbine ulaşacağından şüpheliyim ya.

“Hey Yukimura, Karuizawa’nın garip davrandığını fark ettin mi?”

Odadan çıktıktan hemen sonra Yukimura’ya sordum. Ancak Yukimura sadece garip bir yüz ifadesiyle karşılık verdi.

“O her zaman garip.” dedi ciddiyetle.

Basit bir cevap. Fakat duymak istediğim şey bu değildi, sadece sezgim ama Karuizawa’nın davranışlarıyla ilgili kesin bir şey vardı. Sotomura da bir şey fark etmemiş gibiydi.

Toplantı odasına girerken kapattığım telefonumu açtım ve Sakura’dan mesaj geldiğini gördüm. Mesaja baktım ve zamanım varsa benimle buluşmak istiyor gibiydi. “Mükemmel zamanlama”. Toplantılarının nasıl geçtiğini sormak için Hirata ve Horikita ile iletişim kurmayı düşünüyordum, ancak Sakura’dan da bilgi toplayabilirim. “Hmmmm… nerde buluşsak?”. Bence şimdilik, dünkü buluşma yeri iş görür gibi.

Bunu Sakura’ya yolladığımda, hemen cevap verdi. Şu anda kesin öğrenci kalabalığı vardır ama onları görmezden gelirsek eminim ki onlar da bize dikkat etmez. İlk grup toplantısı daha yeni bittiğinden, beni asansörde öfkeli bir kalabalık bekliyordu.

Tek seferde sadece on kişi asansöre binebildiğinden, merdivenleri kullanmak daha verimli olur diye düşündüm. Ve merdivenlerden aşağıya inerken, telefonuma bir mesaj geldi.

“Burası biraz fazla kalabalıklaştı, geminin pruvasına doğru geçiyorum… üzgünüm.”

“Ahh… sanırım Sakura fazla kalabalığa dayanamıyor.”

Sonrasında yönümü değiştirdim ve pruvaya doğru yöneldim. Lüks için yapılmış her türlü olanakla dolu bir gemi, ancak pruva sadece denizin geniş bir manzarasını sunuyor. Dolayısıyla şu anda ortada çok az öğrenci vardı. Hatta aslında sanki tüm alan bana ayrılmış gibi, kimse yoktu.

Ama bütün güverte bizim kullanmamız için ayrılmış olsa bile, Sakura yine de beni beklerken, bir sütunun arkasında saklanıyordu. Ona seslenmek kabalık olurdu, bu yüzden bunun yerine, ona yaklaştım.

“… seninle… yok hayır, peki ya bu”. Rüzgarla karışık bir ses duydum. Ondan geldiğine eminim ama ne dediğini anlayamadım. “B-be-benimle… ç-çı-çıkar…. m-mı”. Sakura kendi kendine mırıldanıyordu ama bu bana baya ürkütücü geldi ya.

“Sakura. Ne yapıyorsun?” Onu ürkütmemek için yavaşça sordum.

“Toooooooooooooouuuu!!!” Sakura hafifçe zıplayarak bir çığlık attı.



Bu ani tepkisine karşı ben de baya şaşırdım.

“S-s-s-s-s-sen n-n-n-ne zaman geldin?”

“Daha yeni geldim.” dedim.

Bu hali bana ürkek küçük bir hayvanı anımsattı. Yoksa Sakura hayali arkadaşıyla ya da bir hayaletle falan mı konuşuyordu?

“Duydun mu? Az önce dediğimi duydun mu?”

“Bir kaç kelime sadece. Ama ne dediğini anlamadım.”

Sakura ne dediğini duymadığım için rahatlamışa benziyordu.

“Ve? Neden beni görmek istedin?” diye sordum.

“Eeehh…. bu…. evet ımm, doğru. Sınav hakkında endişeliydim.” dedi ve sonrasında bana bir kağıt parçası uzattı, kağıdı ondan alıp baktığımda bir isim listesi gördüm.

A Sınıfı: Sawada Yasumi, Shimizu Naoki, Nishi Haruka, Yoshida Kenta
B Sınıfı: Kobayashi Yume, Ninomiya Yui, Watanabe Kihito
C Sınıfı: Yuuki Yuuya, Nomura Yuuji, Yajima Mariko
D Sınıfı: Ike Kanji, Sakura Airi, Sudou Ken, Matsushita Chiaki

Görünüşe göre Sakura (İnek) grubundan. Bu grupta da işler biraz sıkıntı gibi. Gruptaki erkekler, Sakura’nın durumuna empati göstermeyen Sudou ve Ike’ydi. Ve bu sınavda, ne olursa olsun, grubundaki sınıf arkadaşlarıyla vakit geçirmek zorunda kalıyordu. Onunla aynı grupta olsaydım, ona yardımcı olabilirdim ama şu anki durumda yapabileceğim pek bir şey yok.

Grup için bir olarak savaşma vakti geldiğinde, dağınık ya da tereddütlü olmayı göze alamazlar. Sınavın ortasında gizlice telefonla temasa geçerek ona yardımcı olabilirim, ancak sınavın ortasında böyle doğal olmayan bir davranış sergilersem, dikkatleri aniden kendime çekerim. Ve bunun gibi bir sınavda, böyle bir hareket yaşam ile ölüm arasındaki çizgiyi belirleyebilir.

“Diğer sınıflardan tanıdığın biri olsaydı güzel olurdu, ama sanırım öyle biri de yok.” dedim.

Böyle diyorum fakat ona yardım etmek istesem, yardım isteyebileceğim tek kişiler Ichinose ve Kanzaki’ydi. Ama Ichinose zaten benim grubumda olduğu için, onun da yardım etmesi zor olur. Ne de olsa Sakura konusunda Sudou ve Ike’ye güvenmiyorum ya.

“Üzgünüm… Benim de hiç arkadaşım yok.” dedim ona.

“Ah, lütfen özür dileme, sonuçta benim de hiç arkadaşım yok.” dedi Sakura.

Aslında bu baya üzücü, kim daha çok acınacak halde diye rekabet eden iki kişi gibiyiz ya. Böylece arkadaş eksikliğimle gurur duymak yerine farklı bir konuya geçtim.

“Bu arada, sana bir şey sormak istiyordum, Sakura.” dedim.

“Eeeh? Ben? Ne?”

“Yamauchi’nin toplantıdan sonra herhangi bir şekilde seninle iletişim kurup kurmadığını merak ediyordum.”

“Yamauchi-kun mu? Hayır kurmadı. Bir sorun mu var?” diye sordu.

“Anladım.”

Ada sınavında, Horikita’dan yararlanmak için önce Sakura’yı kullanmak zorunda kalmıştım. Yamauchi’yi manipüle etmek için, işbirliği karşılığında ona Sakura’nın adresini vereceğime söz vermiştim. Tabii ki, Sakura’nın izni olmadan adresi Yamauchi’ye vermeye niyetim yoktu ama bunu henüz Yamauchi’ye söylemedim. Sakura’ya yaklaşmış olabileceğinden endişelenmiştim fakat sanırım yersiz bir endişeydi.

“Bu arada, aklına bir şey takılırsa beni ara.” dedim.

“Olur mu ki?”

“Evet, bu senin için yapabileceğim en küçük şey.”

Ona sadece bu belirsiz sözleri söylememe rağmen, Sakura’nın gözleri masum bir çocuk gibi parladı. Belki de benimle bu şekilde etkileşimde olmaktan mutludur.

“O zaman mutlaka arayacağım!” diye bağırdı.

“Peki.”

Sakura’nın genel halinden farklı olarak, şu an gayet hayat dolu ve canlı görünüyordu. Her geçen gün daha girişken olmayı öğreniyor gibi. Ada testinden bu yana sadece birkaç gün geçti. Ama Sakura oldukça garip bir şekilde olgunlaşmıştı. Sanırım böylesine çılgın ve yorucu bir sınav, Sakura gibi gelişme çağında olan liseli bir kızı etkiliyor gibiydi. Tamamen değişmedi, ancak böyle zorlu bir durumda bile pozitif kalmayı öğrendi ya.

_______________________

Bu seferki biraz kısa ama yine güzel bir bölümdü bence. Ayanokouji her şeyi fark ediyorsun da bi tek Sakura’nın senden hoşlandığını mı fark edemiyorsun. Ayanokouji ❤ Sakura, belki de bu tarz konularda acemi olduğu içindir bakalım kısmet, bence Sakura, Horikita’dan daha çok yakışıyor Ayanokouji’ye. Bu arada buna benzer bir sahne animede de vardı ama ada testinden de önceye koymuşlardı sanırım, romanda ve animede bazı farklılıklar var. Siz de seriyi okurken yorumlarınızı eksik etmezseniz çok sevinirim. Ve son olarak geçen bölümde söylemeyi unutmuşum, bundan sonra haftalık bölümler pazar günleri gelecek, keyifli okumalar.