Youkoso Jitsuryoku, Cilt 4, Bölüm 3, Part 5

5

Sınavın bitmesine çok az bir zaman kala, harekete geçme planları yapıyordum ki Sakura’nın aniden benimle görüşmek istemesiyle, önce onun söyleyeceklerini dinlemeye karar verdim.

“İnek grubunun sınavı bitti galiba.” Dedim.

“Evet…”

Telefonuma gelen maili kontrol ettim, kısaca mailde,


“İnek grubunun sınavı sona ermiştir. Sınava katılmalarına gerek yoktur. Diğer öğrencileri rahatsız etmeyiniz.” Yazıyordu.

Maymun grubunun sınavı da buna benzer bir mail ile sona ermişti. Sakura huzursuzdu.

“Sence… yanlış bir şey mi yaptım?” diye sordu.

“Hayır, böyle bir şey söz konusu olamaz. İnek grubundan birisi hedefi bulup okula mail atmış, olay bu.”  Diye açıkladım.

 Kouenji’nin sınavdan sıkılmasıyla sonuçlanan olayını görmezden geliyorum, buna rağmen
sınavda hainlik artıyor. Ya ‘emin olup hainlik’ yapıyorlardı ya da ‘aceleye getirip’.

“Peki. Sakura, gruptaki hedef sen miydin yoksa başkası mı?” diye sordum.

Sakura kafasını sağa sola sallayarak hayır dedi.

“Y-yok. Hedef ben değildim. Ama  Sudo-kun veya diğerlerinden birisi miydi bilmiyorum….” dedi.

İnek grubunda 2 gün vakit geçiren Sakura, durumun ne olduğunu bile çakmamıştı anlaşılan..

“Kafanı boşa yorma. Ben de hala grubumdaki hedef kim bilmiyorum.”  Diye onu teselli ettim.

“Anladım… sağ ol, Ayanokouji-kun. Söylediğin için de mutlu oldum.”

“A sınıfı toplantılarda nasıldı? Tartışmalara katılmıyorlarmış diye duydum.”  Bu soruyu sorarak teyit etmek istedim.

“Onlar mı…. Evet. Herkesin aynı şeyi söylüyor. Hiç konuşmadılar.”  Diye cevap verdi.

Demek Katsuragi’nin stratejisini, tüm sınıf uyguluyor.

Bu durumda, İnek grubunun sonunu C sınıfı getirmiştir.. Bu tahminime göre de, Ryuuen okulun bu sınav için koyduğu kuralları çözmüş anlamına geliyor?…

Malum okul tüm detayları açıklamadığı için, haklı olup olmadığım konusunda da  emin olamıyorum.

Kurallarla ilgili net bilgi olmadığı için de, yanlış bir değerlendirme yaparsam kendi kuyumu kazmış olacağım ya.


Tabii Sadece İnek grubunun sınavının bitirilip diğerlerinin hala sınava devam ediyor olması da, Ryuuen’in net bir bilgiye ulaşamadığını kanıtlıyor..

Böyle gizemli bir sınavdan dolayı, çoğu öğrencinin kafası karışık.

“Eğer aklına takılan başka bir şey varsa çekinmeden sorabilirsin.” Dedim, Sakura’ya.

“Teşekkürler, Ayanokouji-kun. Görüşürüz.”

Sakura gülümseyerek el salladıktan sonra ayrıldık.
Zemin kata doğru ilerledim.

Ardından da geminin eksi katlarına, kimsenin normalde gitmediği bölgelere gitmek için asansöre bindim. Bu bölgeler öğrencilere yasakdı ama çalışanlar için kapılar kilitli değildi.

Santral odasının bulunduğu bölüm, hem erişimi kolay hem de kimsenin isteyerek gitmeyeceği bir bölgeydi.

Burada 2 giriş ve çıkış kapısı vardı.  Birisi, yangın merdivenlerinden açılan kapıydı ki bu kapıyı çalışanlar bile kullanmamışlar. Kapının üzerindeki tozdan kullanılmadığını anlamamak mümkün değildi.  Sadece tek bir kapıyı gözlesem benim için yeterli olacak demektir.

Burada telefonların singalinin çekmemesi… Mükemmel bir nokta atışı idi.

Çok az bir sinyal geliyor ama onunla da ne mail göndermek ne de birisini aramak mümkün değil.  “Bir taşa iki kuş.”  Diye mırıldandım.

Bana düşen, plana sadık kalıp adım adım onu uygulamaya koymak.

Hirata’yı arayıp Karuizawa’yı buraya çağırmasını isteyeceğim.  Onun en az bir saat erken gelmesini sağlayacağım ki planım tıkır tıkır işlesin.
Kariuzaa’yı aramak için üst kata çıkacağım hatta.

Dünkü konuşmalarından sonra daha dikkatli davranacağına adım gibi eminim. Hirata’nın onu çağırmasına mutlaka kulak verip görüşmeye gelecektir.
Hirata ile ayrıldığını söyledi ama bu ayrılık ona faydadan çok zarar getirecek ve bunun farkında. Manabe ve arkadaşları onu tehdit ettiği sürece, Hirata’nın varlığına muhtaç çünkü.

“Karuizawa-san’a öğlenden sonra 4’de orada olmasını söyledim. Manabe-san’ın adresini şimdi gönderiyorum.” Diye mesaj attı, Hirata.

İsteğimi yerine getirip onu görüşmeye ikna etmiş, harika.
Hatta, Manabe’nin telefon numarasını bile bulup gönderdi.
Bilgisi olmasaydı, Kushida’dan yardım istemek zorunda kalacaktım, beni bu durumdan kurtarmış oldu.

“Ama daha fazla yardımcı olamam sana. Karuizawa-san’ın üzülmesine izin verme lütfen.”

Hirata not olarak bu yazıyı eklemiş…

Onun mutsuz olmasını istemiyor demek, ha? Karuizawa için planlarımı öğrenseydi, ne kadar sinirlenirdi tahmin bile edemiyorum.
Problem çıkmadığı sürece sorun yok demektir. Burada Kariuzawa’nın başına bir şey geldi diyelim, fark edilmediği sürece sorun olmayacak yani..
Biraz fazla ciddi bir örnek verecek olursam; birisi cinayet işler ve ona karşı yeterli kanıt bulunamazsa, yasal olarak hiçbir şekilde suçlu bulunamaz.

Az önce yazdığım mesaji tekrar gözden geçirip gönderdim.  

“Hey, vaktin var mı?” Kısa bir mesaj yazdım.

Kullandığım sohbet programında her telefonun bir hesap açma hakkı var.
ama bu kuralda da büyük bir açık var ki.. kendinize ana bir hesap oluşturdğunuz zaman, bu hesap içinde alt bir hesap oluşturabiliyorsunuz.
Bu ana ve alt hesabı kullanan nerdeyse hiç öğrenci yok, çünkü iki hesabı da kullanmayı gerekli görmüyorlar. Ama ben bu alt hesap ile kendi ana hesabımı açığa vermeden 3.bir kişiyle görüşme sağlayabiliyorum. Bundan sonrasında bi hata yapmadığım sürece, her şey yolunda gidecek.

Anonim gelen mesaja, Manabee hemen cevap yazdı.

 “Sen kimsin?”

 “Yanında birisi var mı?”  diye sorusuna soruyla cevap verdim.

“Hayır. Yalnızım…. kimsin?”  tekrar sordu.

“Bu mesajları kimseye gösterme. Kendi iyiliğin için. ”  yazdım.

“Kimsin diyorum?”  ısrarla sormaya devam etti.

“İkimiz de aynıyız. Aynı kişiden nefret ediyoruz. Kim olduğumun önemi yok.”   

‘okundu’ işareti aktif oldu hemen ama cevap vermesi zaman aldı. Herhalde cümledeki vurgumu anlamadı…

“Beni birisiyle karıştırmış olmayasın?”  diye cevap attı.

“Hayır, Manabe-san. Nefret ettiğin Karuizawa-san hakkında bilgi vermek için yazıyorum. Durumla ilgili senden yardım alabileceğimi düşündüm, Manabe-san.”  diye cevap yazdım.

“Neyden bahsettiğini bilmiyorum. Bana mesaj atmayı bırak.”  Diye cevapladı.



Onun dostu mu düşmanı mı olduğumdan emin olmadığı için böyle davranıyor olsa gerek. Gayet doğal bir tepkiydi. Önce bu yanlış anlaşılmayı çözeceğim.

“Aslında onun sınıf arkadaşıyım. Ama aramızda bir düşmanlık söz konusu. Seninle el birliği yapıp intikam almak istiyorum. Sınıf arkadaşı olduğumuz için ondan direkt intikam almam mümkün değil. Bu yüzden yardımına ihtiyacım var.”

“Neyden bahsediyorsun hala anlayabilmiş değilim. Mesajlarını görmezden geleceğim.”  Diye cevap attı.

Benden çekinmesine rağmen direkt olarak engellemeyi tercih etmiyor..
Bakalım ne kadar çok nefret ediyormuş Kariuzawa’dan.

“Rika-chan hala Karuizawa-san’dan çok korkuyor. Ona yardım  etmek istemiyor musun?
Yüzünden nefretin okunuyor. Farkında değilsin galiba.  Ama dünkü olaydan sonra, Karuizawa-san daha dikkatli. İstesen de bir şey yapamazsın ona. Hirata-kun’unun da  Machida-kun’un da peşini bırakmayacaktır kesin. Arkadaşsız da kapıdan dışarı çıkmayacak.”  Dedim.

“Senin yardımına ihtiyacım yok. Rika ile Karuizawa-san’ı yüzleştireceğim ve her şey ortaya çıkacak. ”  yazdı.

“Dediğin kadar kolay olacak mı acaba. Hatalarını kabul edecek birisi değil ki. Aksine,
Rika-chan’ın canını daha çok sıkacak. Ona ağır sözler sarf edip onu daha çok kıracak. Kafasına takarsa da sürekli zarar vermeye çalışacak belki de.”  Dedim.

“…peki ne yapabilirim ki? Bildiğin bir yolu var mı diyorsun?” diye sordu.

Manabe’nin intikam isteği mesajları ile daha net belli olmaya başladı.

 “Evet, var. Senle ben bu işi çözebiliriz.  Güvenli bir alanda ondan intikam alabiliriz.”  Dedim.

“Peki garanti verebilecek misin? Beni okula satmayacağın ne malum. Zaten alt hesap kullanıyorsun.” Diye cevapladı, Manabe.

“Eğer seni okula satarım diye korkuyorsan, bu mesajları öğretmenelere gösterebilirsin, Manabe-san. Bu hesap okuldan birisinin telefonuna ait. Yani, Kariuzawa’dan intikam almak için kendi kimliğimin açığa çıkma riskini alıyorum. Bu açıdan bakınca zaten en büyük sormluluğu ben alıyorum. Haksız mıyım?”  diye açıkladım.

Manabenin anlayacağına eminim. Bir alt hesaptan konuşuyorum onunla evet ama araştırma yapıldığında ana hesaba erişiliyor. Kimliğim açığa çıkarsa, asıl sorumlu ve cezalandırılacak kişi ben olacağım..

“Peki şimdi mesajlarını okula bildirirsem, asıl şimdi başın belaya girer.”  Dedi, Manabe.

“Sana güveniyorum, Manabe-san. Hem önce güvenilmek için güvenmek gerekir.” Dedim.

“Ne demek istediğini az çok anladım. Fikrini söyle bi bakalım.”  sonunda yeşil ışık yaktı ya.

Ben de ona benzeri bir hikaye uydurdum. Karuizawa’dan ne kadar çok nefret ettiğimi anlattım. Nasıl intikam almak istediğimi, arkadaşının başına gelenleri, kavga etmelerini duyduğumu anlatıp mağduru oynadım.

“Okula geri döndüğümüzde, Karuizawa ile başa çıkmak daha zor olacak. Okulun her yerinde kameralar mevcut.  Onu kör bir noktaya çeksen dahi, etrafta birileri olacak.
Bu gemideki yerde ne kaçacak yer var ne de etrafta insan. Mükemmel bir yer.” Dedim.

 Manabe’nin bu yerin güvenilir olduğunu fark etmelerini sağlıyorum.

 “Peki…. Sen ne yapacaksın?” diye sordu

Manabe’nin kafasına planım yatmış olacak ki sorular sormaya başladı.

“Karuizawa-san’ı çağıracağım. Siz de sorununuzu çözeceksiniz.” Dedim.

Ardındanda, sohbete geminin alt katlarının yer aldığı bir harita gönderdim.

“Bu katlarda telefonlar çekmiyor. Kimseden yardım isteyemez. Zaten kimse de bu katlara inmiyor.”  Dedim.

“Peki…. Karuizawa-san’ı arkadaşın olarak o bölgeye çağırabileceksin sen, öyle mi?”

” İş birliği yapıp yapmayacağımıza karar vermeni istiyorum. Onu aradıktan sonra, intikam alıp almamak sana kalmış. Böylece sorun da olmaz kimse için, kararı sen verirsen?”  diye sordum.

Ardından tekrar ‘okundu’ işaretine karşın cevap gelmedi bir süre daha.

Cevap gelince başarılı olacağıma emin oldum.
Mesaj yoluyla onu ikna edemezsem, 2.ci planım direkt onunla görüşmekti.
Tabii bu ikincisi daha tehlikeliydi. Çünkü dünkü olayın fotoğraflarını almıştım. Onu ikna etmek için tehdit etmeyi planlıyordum. Hem riskli hem de göze batma ihtimalim vardı. Bu iyi oldu.

“Hadi bakalım, göster kendini, Manabe.”


KEYİFLİ OKUMALAR


HERKESE SEVDİKLERİYLE BERABER MUTLU BAYRAMLAR~~