Youkoso Jiysuryoku, Cilt 4.5, Kısım 2, Part 6

Ertesi gün öğleden sonra bir araya toplandık. Kushida da gelmişti.

“Merhaba, Ayanokouji-kun”.

“Aa, merhaba.”
Niye burda ya diye sorarken kendi kendime, Ike söze girişerek soruma cevap verdi.

“Gördüğünüz üzere, dün Kikyo-chan’ı da ikna ettim. Katsugariyehediye almaya bizimle gelmekte ısrar etti. Ben de onu da çağırdım. Hey, Katsuragi bir kızında onun doğum gününü kutlamasını görürse,  daha mutlu olur.”

Böyle devam ederek kushida’yı övüp durdu. Bence kushida ile vakit geçirmek için bahane arıyordu onu da buldu işte. Kushida’y arkadaşlarını önemsediği izlenimi de verebilecekti. Bir taşla iki kuş.

“Katsuragi-kun’a ben de borçlu sayılırım bu yüzden ona alacağımız hediyeye bende katkıda bulunmak istiyorum haberiniz olsun.”
Ike, Kushida’nın bu jestiyle adeta havalara uçtu.

Sakura’ya asılıp duran Yamauchi bile, Kushida’nın büyüsüne kapılıyordu.

“Bu arada, Ayanokouji-kun, niye üniformanı giyiyorsun?”

“Öylesine.”

Çok sıcak olduğu için ceketimi çıkarmıştım ama tabii üniformayla göze batıyor insan.

“Hadi acele edelim!”

Kushida’nın biri sağına, diğeri soluna geçerek beni arkada bıraktılar.. Ardından da bir sohbet muhabbet başladı. Her an herkesle konuşabilme potansiyeli olan insanlara hayran kalmışım.
Üçünün arkasından gölge gibi yürümeye başladım.  Yolda birini gördüm.

“Arkadaşlar, siz önden gitseniz olur mu? Benim bir işim var da.” dedim.

“Olur, ama Kikyo-chan’ı çok bekletme.”

“Tamam.” Ortamdan ayrıldım ve birinin yanına yaklaştım.

“Çok umursamazsın. Siz 4ünüz alışverişe mi gidiyorsunuz? Ryuuen-kun yüzünden çok sorun yaşadık.”

“İyi ama bu sadece C sınıfının iyi iş çıkardığı anlamına gelir. Endişelenecek ne var ki şuan?”

“Haklısın… ama hala tatmin olamadığım çok şey var.”

“Mesela?”

“…yok, bir şey.”

Ardından Sawajiri Erika’nın yüz ifadesine benzer bir hal vardı suratında, arkasını dönüp cevap vermedi.

“Şimdi nerdeyiz?”

“Ehh?”.

“Nerdeyiz diye soruyorum, kaçıncı dönem, kaçıncı ay.”

“Neyden bahsediyorsun anlamadım?”

“Bak şimdi, daha birinci sınıfın ilk dönemimi yeni bitirdik. Aceleye mahal yok evet. Ama sırf yönelimlerini biraz değiştirdiler diye umutsuzluğa kapılmaya da gerek yok.”

“Ama ezici bir mağlubiyet var ortada.  Eğer bir çıkış yolu bulmazsak…..”.

“Eğer önündekini görmezsen, hep arkana bakarsın.  Benim tanıdığım Horikita Suzune, akademik açıdan çok başarılı ama birebir dövüşte iyi değil. Şuan sana ait izlenimim bu.” Dedim.

“…Söylemene gerek yoktu bunları.”

“Anladım, demek farkındasın halinin. O zaman en iyisi dibini görene kadar düşmek.”

“Bu ne demek şimdi?”

Bazı durumlarda, insanın önce kendi küllerinden yeniden doğması gerekir.  Ben de bu potansiyeli, Horikita’da görüyorum.

“Her şeyin bir sırası var yani. Şuan acele etmeden çabala diyorum. Olmaz mı?”

“Her şeyin sırası vardır diyorsun ama ıssız adada niye öyle davrandın? Sözlerinle yaptıkların çelişiyor.”

“Belki de çelişiyordur.”
Horikita, Chabashira-sensei ile olan durumumu bilmediği için, onun gizemli bir şeyler olduğunu düşünmesi çok normal ya.

Issız ada sınavında, ‘yeteneğimi göstermeye’ zorlandığım için rol yapmaktan başka çarem yoktu. Tabii ki, gemi sınavında, oynayacak çok fazla piyonum yoktu, bu da benim için ayrı bir zorluktu, ama yine de kullanabileceğim kartlarım vardı.
Yine de, kullanmamayı seçtim. Çünkü çok fazla karışıklık olacak ve kazançlı çıkma ihtimalim azalacaktı.

Sınıf sistemindeki sıralamalara karşı başından beri ilgisizim, bu sebeple, olaylara çok fazla heyecan katmadan, azıcık yeteneklerimi hocaya gösterdim. Böylece zaman kazanabilecektim.

Kendi açımdan bakınca da, sınav bitmeden bile zaman kazanarak sınavdan kârlı çıktım ben ya.

“Görünüşüm ile ilgili niye soru sormuyorsun?” diye sordum.

” Bu sıcak havada korkunç şeyler giydiğin kesin. Ama sorum yok.”
Her zamanki gibi, insanlara ilgisi yok ya.

“Bugün ne okuyorsun?”

“Senin için önemli mi?”
Bu sözlerden sonra, bana kitabını gösterme çabasında bile bulunmadı.

“Peki, o zaman. Diğerleri bekliyor, ben gidiyorum. Sen de gelmek ister misin?”

“Şaka yapıyorsun herhalde. Asla.”

Böyle cevap vermesini bekliyordum ben de. Cevabından sonra, tereddütsüz yanından ayrıldım.