Youkoso Jitsuryoku, Cilt 1, Kısım 8, Part 3

Öğle tatilinin bitmesine on dakika vardı. Çalışma grubundaki herkesle eşyalarımızı toplayıp personel odasına doğru yola çıktık. Eğer sınavların kapsadığı konuları bildiğimizden emin olamazsak, ilerleme kaydedemezdik.

“Sensei. Onaylatmak istediğimiz bir şey var, acil.”

“Hepiniz birden içeri daldınız. Diğer hocalar şaşırdı.”

“İzinsiz girdiğimiz için özür dileriz”

“Önemli değil ama biz de toplantı yapıyorduk. Kısaca söyleyin hadi.”

Not defterine yazı yazıyor işine devam ediyordu.

“Geçen hafta bize testlerin içeriğini söylediğinizde bir yanlışlık falan mı oldu? Az önce, C sınıfından birisi bize onların sınav konularının farklı olduğunu söyledi de.”

Kaşlarını çatan Chiyabashira-sensei, Horikita’yı dinledi. Sonra da sakince dinlemeye devam eden Sensei, elindeki kalemi hareket ettirmeyi bıraktı.

“…Sınav konuları geçen cuma değişti. Pardon, size söylemeyi unutmuşum arkadaşlar.”

“Ne—!?”

Not defterine sınavın yeni içeriğini yazdıktan sonra, kâğıdı yırtıp Horikita’ya uzattı.. Kâğıtta yazan ders kitabı sayfalarını biz çoktan gözden geçirmiştik. Sudou ve diğerleri öğrenmemişti ama.

“Horikita, sayende hatamı fark ettim. Sizlere de teşekkürler. İyi günler size.”

“B-bir dakika. Sae-chan-sensei!? Biraz fazla geç değil mi?”

“Hayır, öyle olduğunu düşünmüyorum. Eğer gelecek hafta çalışırsanız, neden sıkıntı yaşayasınız ki?”

Bir kez dahi düşünmeden, Chiyabashira-sensei hepimizi odadan çıkartmak istedi. Kimse kımıldamadı ama.

“Çıkıp gitmeyi reddetseniz bile, hiçbir şey değişmeyecek. Anladınız mı?”

“…Gidelim.”

“A-ama Horikita-chan! Bunu kabul edemem ben!”

“Sensei’nin dediği gibi, burada beklemek sadece zaman kaybı olacak. Sıfırdan başlayıp kitap özetlerine çalışmalıyız.”

“Ama yine del!”
Arkasını döndükten sonra Horikita odadan çıktı. Sudou, Ike ve Yamauchi istemeden de olsa onu takip etmek zorunda kaldı. Biz çıkarken Chiyabashira-sensei bize bakmadı bile. Yaptığı hata için özür dahi dilemedi. Ben de, diğer öğretmenlerin bu konuda bir şeyler söylemelerini bekliyordum.

Bir sınıf öğretmeni için ciddi bir hataydı, ama kimseden başka cevap gelmedi. Hoshinomiya-sensei ile bir anda göz göze geldik. Gülerek, bana el salladı.

Galiba beklenen cevabı aldım. Yani, bize söylemeyi ‘unuttuğunu’ sanmıyorum.
Koridordan çıkarken, öğlen dersleri için ilk zil çalıyordu.

“Kushida-san. Senden bir ricam olacak.”

“Hmm? Nedir?”

“ Sınıfın geri kalanına, sınav konularındaki değişimi senin söylemeni istiyorum.”

Kushida’ya bir kâğıt parçası uzattı.

“Sorun değil ama… benim yapmam doğru mu?”

“Aramızdaki en iyi seçenek sensin. Ayrıca içeriğinin ne olduğunu bilmeden sınava girmek imkânsız.”

“Tamam, değişiklikten herkesi haberdar ederim.”

“Yarına kadar da, çalışma planımızı tekrar gözden geçireceğim ben de.”

Horikita sakinmiş gibi davranmaya çalışsa da, içten içe çok gergin olduğunu anlayabiliyordum. Birkaç gündür deliler gibi çalışmamız boşa gitmiş oldu şuan. Dahası, çalışmak için sadece bir haftamız kalmıştı.
Bir de en büyük endişemiz; Sudou, Ike ve Yamauchi’nin motivasyonlarıydı.

“Horikita. Biliyorum işin zor ama sana güveniyorum.”

Sudou, Horikita’ya başını salladı.

“… yarından itibaren, kulüp aktivitelerine bir hafta ara vereceğiz, işe yarar değil mi?”

“…Bu…”

Sadece bir haftamızın kaldığını göz önünde bulundurursak, bu çok doğru bir karar.
Horikita’nın da istediği bir karar olmasına rağmen, hemen kabul edemezdi.

“Gerçekten böyle mi yapacaksınız? Çok zor olacak, farkındasınız değil mi?”

“Ders çalışmak zor, dimi?”

Sudou gülerek onun omzunu okşadı.

“Sudou, ciddi misin?”

“Evet. Çok sinirlendim şuan. Hem sınıf hocamıza hem de C sınıfı salaklarına.”

Fırsat ayağımıza geldi galiba. Böyle zor bir durumda, Sudou ders çalışmak istiyor ya. Eğer çok çabalamazsa geçemeyeceğini fark etmiş olmalı.
Sudou’nun yeni motivasyonu, Ike ve Yamauchi de etkiledi.

“Olmaz böyle. Biz de sıkı çalışacağız.”

“Tamam, eğer sizler kendinizi bu duruma hazırladıysanız, o zaman benimle iş birliği yapın. Ama Sudou-kun—”

Horikita, Sudou’nun elini itti.

“Bana dokunmayı kes. Eğer bir daha dokunursan, bu kadar nazik olmam.”

“…Güzel bir kız değilsin sen…”

“Elimden gelenin en iyisini yapacağım!”

“Ben de!”

Kushida da motive oldu.

“Ayanokouji-kun, sen de!”

“Ha? Hayır, ben—”

“Yoksa…vaz mı geçtin?”

“…Ben de bu konuyu düşünüyordum…”

“Benimle il birliği yapacağına söz vermiştin. Unuttun mu?”

Horikita söylediklerimi duyduktan sonra bana baktı.

“Ders anlatmada iyi değilim. Her insanın iyi ve kötü olduğu şeyler vardır, dimi?”

Dürüst olmak gerekirse, ders anlatma konusunda Horikita ve Kushida benden kat kat iyiler.
Hem ders anlatma yeteneğim falan da yok.

“Hayır, senin sınav notların da çok iyi değildi, dimi?”

“Çok zamanımız yok, bu yüzden Horikita ve Kushida’nın birlikte ders anlatması, bir kişinin bire-bir ders anlatmasından daha iyi olacak. Ayrıca, endişelendiğim bir konu daha var.”

“Endişelendiğim bir konu daha var derken?”

Personel odasında az önce yaşanan olaylar göz ardı edilemeyecek kadar ciddiydi.