Youkoso Jitsuryoku Cilt 2, Kısım 3, Part 7
Okulun girişi, yurda dönen öğrencilerin oluşturduğu dalgalarla kaynıyordu.
Ichinose’nin benimle ne işi olabilir ki? Buraya gelmek konusunda biraz endişeliydim. Birazdan öğreneceğim galiba.
Her ne kadar tatlı biri de olsa, bulunduğu ortamı domine eden bir etkisi var.
Dürüst olmak gerekirse, nasıl anlatabileceğimi bilmiyorum. Onu yalnızca belirsiz bir şekilde nazik ama güçlü olarak ifade edebilirim. Aynı zamanda tüm birinci sınıfların dikkatini üzerine çektiğini fark ettim.
O Kushida’nın dengi, ya da daha bile iyisi. Hem kızlar hem de erkekler arasında popüler, okuldan sonra herkes birbiri ardına onunla konuşmak istediği için yanına geliyor.
Sonuç olarak, o konuşmasını bitirirken kendimi yaklaşık 5 dakika kadar meşgul edecek bir yol bulmalıyım.
“ Ayanokouji, dostum, buraya!”
Sonunda, Ichinose beni hatırladı ve çağırdı.
Elini gidip ona katılmam için kaldırdı.
“ Şimdi tam olarak ne yapmamı istiyorsun?”
“ Bunu hemen bitireceğim. Beni takip et.”
Ayakkabılarımı giydim, ve Ichinose’nin liderliğinde okulun arkasına doğru yöneldim.
Binanın arkasına vardım. İlan-ı aşk etmek için harika bir yer.
“ Bakalım…”
Hızlıca bir nefes aldı ve bana baktı. Yok artık, Ichinose bana mı?!
“ İtiraf—–“
Öh, hemen bu şekilde…
“ Birisi burada bana aşkını itiraf edecek.”
“ …Ha?”
Bunu söylemesiyle birlikte, Ichinose bana bir mektup gösterdi.
Üzerinde şirin bir pul olan sevimli bir mektuptu.
Her ne kadar içine göz attığımda her şey hala normal gözükse de, alışılmadık bir şey fark ettim.
İçi tıpkı dışı kadar sevimliydi, yazısı oldukça kızsıydı.
Bu okula girdiğimden beri bir arzum vardı. Ne olduğunu daha yeni fark ettim.
Kız, Cuma öğleden sonra saat 4’te Spor salonu kapandıktan sonra binanın arkasında buluşmak istediğini yazmıştı. Bu 10 dakika içinde olacak demek.
“ Burada bulunmamam benim için daha iyi olmaz mı?”
“ Özür dilerim, ben onun gibi hissetmiyorum… Birini incitmeyecek bir biçimde nasıl reddederim? Nasıl iyi arkadaşlar olarak kalabileceğimizi bilmiyorum. Bu yüzden senden bana yardım etmeni istiyorum.”
“ Bana sormanın en iyi şey olduğunu düşünmüyorum, ilan-ı aşk konusunda hiç tecrübem yok. B sınıfında işe yarayacak çok fazla insan var.”
“ İtirafta bulunacak kişi… B sınıfından.”
Anlıyorum. Bir şekilde neden bu iş için seçildiğimi anlamış oldum.
“ Bugün olanların olabildiğince gizli kalmasını istiyorum. Eğer olmazsa, işler gelecekte berbat bir hal alırdı. Ayanokouji, senin kimseye söylemeyeceğini biliyorum.”
“ Ama Ichinose, sen böyle itiraflara alışık değil misin?”
“ Eh! Ne? Hiç de bile. Öyle bile olsa, flört etme konusunda hiçbir şey bilmiyorum!”
Eğer o gün yardım etmemi istemeseydi, ona asla inanmazdım.
“ Yani, ben sadece, şey gibime geldi…”
Gerçekten elden bir şey gelmez, Ichinose tatlı, ama sadece görüntüde olduğunu düşünmüyorum. Bu sabahki öğrencilere verdiği cevaplara göre Ichinose’yi yargılamam gerekirse, kişiliği de oldukça hoş duruyor.
“ Yani… Erkek arkadaşımmış gibi davransan olmaz mı?”
Vaov, Bu ilginç bir öğleden sonra oldu!
“ Bütün seçeneklerimi gözden geçirdikten sonra, biriyle zaten flört ettiğini söylemek en az kalp kıranı gibi görünüyor…”
“ Birini incitmemek istemeni anlıyorum, ancak yalan onu sonradan daha çok incitmez mi?”
“ Hemen ardından ayrılmaya karar verdim. Beni terk ettiğini söylememizi istiyorum.”
Burada bir sorun olduğunu düşünmüyorsun, ancak…
“ Bire bir konuşman kesinlikle daha iyi olur. Aynı zamanda bu, yapılabilecek en dürüst şey.”
“ Ama-hey!”
Ichinose bir şey gördü ve beceriksiz bir şekilde elini kaldırdı.
Görünüşe göre diğer taraf düşündüğümüzden erken geldi. Bu nasıl bir erkek böyle?
Yüzüne baktığında, hem erkek hem de kız gibi görünüyor. Dikkatlice bakman gerekiyor.
Hayır, nasıl göründüğünün bir önemi yok bu bir kız. Mektuba baktığımda ben de öyle düşünmüştüm, ancak gerçekten de bir kızmış. Erkeğin erkeğe ilan-ı aşkta bulunmasından farklı olarak, bu benim erkek olmamdan dolaylı ama şu anki durum bu işi yapmanın geleneklerine biraz aykırı olsa da bana normal gözüküyor.
“ Ichinose, bu kim?”
Gelen kız benim gibi tanımadığı bir erkekten dolayı endişeliydi.
“ D sınıfından Ayanokouji-kun. Üzgünüm, Chihiro-chan, buraya tanımadığın birini getirdim.”
“ Bu kişi acaba senin erkek arkadaşın mı… ya da?”
“ Ah… Umm…”
Ichinose’nin “Evet.” Diye cevaplayacağını düşünmüştüm. Ancak, kelimeler boğazında takılmış görünüyor, muhtemelen yalan söylemenin hissettireceği suçluluktan.
“ Neden bu Ayanokouji denen kişi burada?”
Kız, Chihiro-chan, bu beklenmedik durum karşısında şaşırmıştı ve gözleri doldu. O senin erkek arkadaşın mı? Eğer erkek arkadaşın değilse neden burada? Anlamıyorum.
“ Şey, başka bir yere gidebilir misin? Ichinose ile konuşmak istediğim önemli bir konu var.”
“ Bir dakika bekle, Chihiro-san. Şeyy, umm…? Aslında, Ayanokouji-kun…”
Ichinose bir şekilde ilk hamleyi yaptı ve reddetmeye niyetlendi.
Belki de eğer doğrudan konuşmalarda “kızlar” derse zor zamanlar geçireceğini düşündü.*
“ … Bu kim?”
“ Ayanokouji-kun? O benim-“
Aslında bu durumda yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Eğer sadece olsaydı…
“ Ben sadece bir arkadaşıyım.”
Ichinose işleri iyice karıştırmadan önce, konuştum.
“ Ichinose. İtiraf bana olmadığı için burada bulunmamın iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum. Beni dahil etmen bir hataydı.”
İkimiz için de gayet açık bir şekilde cevapladım.
“ Birine İlan-ı aşkta bulunmak kolay bir şey değil. Zihninde devamlı olarak denersin, her gününü acı içinde geçirirsin, buna rağmen yine de itiraf edemezsin. İtiraf edeceğini düşündüğün zaman bile, ‘seviyorum’ sözcüğü boğazına takılır ve dışarı çıkmaz. Onun en içten duygularının samimi bir cevabı hak ettiğini düşünüyorum, sence de hak etmiyor mu? Böyle bir durumda bulunmak ve asla konuşmamak ardında sadece pişmanlıklar bırakır.”
“ Umm…”
Belkide Ichinose daha önce kimseye gerçekten aşık olmadı. Bu yüzden, ne yapacağını bilmiyordu ve neyin yanlış olduğunu da bilmiyordu. Arkadaşlarımı incitmek istemiyorum düşüncesi hiçbir sonuç vermez. Bir aşk itirafını reddederken, karşındaki kişiyi incitmemek olanaksızdır. Eğer iyi bir sebep düşünürsen işleri senin için daha iyi yapabilir. Şu anda okul ödevlerime ya da, sevdiğim birisine odaklanmak istiyorum gibi. Şimdi böyle insanlar var. Ancak, karşı taraf hala kırgındır. Eğer ret cevabı yalanlarla boyanmışsa daha da çok acıtır.
Ichinose’nin cevap vermesi için beklemedim, orayı terk ettim. Yurtlara doğru giden r şeritli sokakta durdum.
Korkuluğun üzerine oturdum ve yeşil yapraklara bakarken derin bir nefes aldım. Bundan yaklaşık 5 dakika sonra, bir kız önümden koşarak geçti. Gözlerinde yaşlar vardı. Buna rağmen, bulunduğum yerden kımıldamadan zaman öldürmeye devam ettim. Güneş batarken, Ichinose sessizce geri döndü.
“ Ahh…”
Görüş açıma girdiğinde rahatsız görünüyordu ve yere bakıyordu, ama yaklaşırken hemen kafasını kaldırdı.
“ Yanılmışım. Chihiro’nun duygularını düşünmeden yalnızca onu nasıl incitmeyeceğimi düşünerek, umutsuzca çabaladım. Sadece kaçmayı düşündüm, bu bir hataydı.”
Korkuluğun üstüne hemen yanıma otururken “Aşk zor” diye mırıldandı.
“ Yarın normal davranmamız gerekiyor, eskiden olduğumuz gibi olabilir miyiz merak ediyorum.”
“ Bu ikinize kalmış.”
“ Evet…”
“ Bugün için teşekkürler. İlginç bir anı edindim.”
“ Güzel, bazen böyle günler yaşanır.”
“ Pozisyonlarımız tersine döndü. Yardım edenin ben olması gerekiyorken, işin sonunda yardım edilen ben oldum.”
“ Küstah davrandığım için özür dilerim.”
Ichinose ileriye baktı ve sanki bir şeyler yanlış gibi görünüyordu.
“ Ayanokouji-kun, özür dilemen gereken hiçbir şey yok. Hem de hiç.”
Ellerini gökyüzüne uzattı ve yere atladı.
“ Şimdi işbirliği yapma sırası bende. Sadece bunu yapmaya çalışacağım.”
B sınıfı öğrencisi Ichinose bu zor durumun üstesinden nasıl gelecek?
İzlemeyi dört gözle bekliyorum.