Youkoso Jitsuryoku, Cilt 4.5, Kısım 4 – Felaket bir gün: Bir şeytan, melek gibi gülümserse
Kısım 4: Felaket bir gün: Bir şeytan, melek gibi gülümserse
“Bugün ben ne istersem onu yapacaksın, Ayanokouji!!!”
“…sabahın köründe…… bu ne heyecan, Yamauchi…”.
Kapının ziline uyandım, gelene baktığımda Yamauchi idi.
“Seni rahatsız edeceğim!”
Bu neşe nereden geliyor ya. Ike ile Sudou yanında olmadığı için sevinmem gereken bir durumdayım aynı zamanda da. Ama benden ne istiyor ki?
“Ne, uyuyor muydun yani? Tembelleşmişsin, birkaç güne okul başlayacak tatil bitecek.” Dedi.
Ben de zaten birkaç günümüz kaldığı için tembellik yapıyordum ama.
“Bugünün benim için özel olması gerektiğine karar verdim. Bu sebeple de beni içeri almanı istiyorum.”
Ne demek istediğini anlamamakla birlikte uykuluydum da. Yamauchi’ye kapıyı açtım içeri girdi. Ona çay hazırlamaya koyuldum sonra.
“Yani…senin özel olmasını istediğin günle benim ne alakam var söyle?”
“Unuttuğunu söyleme sakın, Ayanokouji. Sakura’nın telefon numarasını verecektin bana!”
Resmen kulağımın içinde bağırıyor gibiydi ya. Gözlerini bölertip bana baktı.
“Demek konu bu…..”.
Bu konuda tüm suç benimdi ya. Bir süre önce Sakura’nın numarasını vermek karşılığında Yamauchi’nin palyaço gibi davranmasını istemiştim. Tabii ona numarayı vermem doğru olan şey. Ama bu durumu Sakura’ya danışmadan yaptım. Tabi önceliğim Sakura’yı korumak olduğu için de numarasını vermediydim.
Yaptığı iyiliğin karşılığını bir şekilde ödemem gerek.
” Eğer telefon numarasını öğrenmeye geldiysen bu biraz zor olacak…?”.
“Hayır, numaradan çoktan vazgeçtim ben”
Bu sözlerinden sonra yamauchi elinde tuttuğu bir mektubu havaya kaldırdı.
“Sakura’ya olan hislerimi bu kağıda döktüm!” dedi.
” Elini yere indirsen…..aşk mektubu mu yani?”
“Evvet! Mektuba onu ne kadar çok sevdiğimi yazdım! Okusana bi!”.
Ardından da mektubu bana gösterdi.
” Çok basit olmakla birlikte çok da resmi yazmışsın…..”
Parmağıyla hata ediyormuşum gibi beni işaret ederken Yamauchi’nin yüzünde hoşnut bir ifade vardı.
“Uzun cümleler kurmak doğru bir adım asla değil. Bu bilgi, seninde aklında olsun.”
Tamam, haklı da, hiçbir şey yazmamış ki? Mektubu okuyacak kişiyi zora sokacak. Hele ki Sakura’dan bahsediyoruz burada.
“Peki niye el yazısıyla yazmadın da, çıktı aldın ki?”
“Evet. El yazım berbat olduğu için yazmadım. Okunması kolay olsun diye çıktı aldım. Okumakta epey zorlanır diye korktum ya?”
Başparmağıyla burunun ucuna dokundu birkaç kere, kendinden gurur duyar bir hali vardı.
“Hem her şey için çıkt ıalınmıyor mu artık?”
“Eğer birine açılmak istiyorsan, el yazısı her zaman en doğru seçenektir. Hem niye böyle korkunç bir yazı tipi kullandın ya?”
Bu nasıl manyak ya! Birisini lanetlemek için anonim yazı bırakıyor sanki.
“Nasıl desem, ayrı bir hava katıyor işte? Sanki sen hep aklımdasın der gibi. Böyle bir his vermek için.”
“Peki, madem öyle diyorsun…. Peki ya son kısım nedir, yazar burada ne demek istiyor?”
Talebini yazdığı kısımdan bahsediyorum.
“Baya abartmışsın be.”
“Nasıl yani? Güzel kızlar böyle şeylerden hoşlanır derler.Bilmiyor musun? Hem, Sakura’yla ne pahasına olursa olsun çıkmak istiyorum. Onatüm puanlarımı verecek kadar hastayım diyorum, yani bu hissi vermek istiyorum işte.” dedi.
Ben böyle aşk itirafı görmedim,arkadaş.
Demek bu şekilde çıkma teklifi etmeye çalışıyormuş, sevgilisi olması için para vermeyi teklif ederek yani.
“bence gayet iyi oldu. Hem paramın peşinde olursa olsun, sevgilim olsun yeter… bu isteğim çok mu kötü yani?”
Evet dercesine başımı salladım. Oysa anlamakta zorlanır gibi bir haldeydi.
“…bir şeyden emin olmak istiyorum. Ona açılmak konusunda ciddi misin?”
“Evvet. İkinci dönem hayal ettiğim okul hayatını yaşayacağım. Hepinizi ezip geçeceğim. Kikyo-chan ile de konuştum, Sakura’yı dışarı çıkartacak.”
Her şeyi halletmiş gibiydi, gayet de ciddiydi ya.
Sakura’ya olan saygımdan ötürü ona engel olmam gerek. Ama en azından dürüst davranıyor. Yardım edeyim bari.
“Yani…..ne yapayım? Mektubu kontrol etsem yeter mi?”
“O da var ama daha önemli bir rolün var. Mektubu Sakura’ya senin vermeni istiyorum.”
“Ne? Ne dedin anlamadım?”
Bir an yanlış duydum sandım, tekrar sordum.
“Dediğim gibi benim yerime mektubu ona sen ver. Sabahtan beri çok gerginim. En son Ulusal Sumo Stadyumunda final maçını kazandığım zaman bu kadar gerilmiştim. Bu yüzden de Sakura’ya bizzat verecek durumda olmadığımın farkındayım. “
Ne maçıydı bu bahsettiği, tüm detaylarını sormak istiyordum, eğer kendini çıkmazda hissederse genelde yalan söyler biliyorsunuz..
“Eğer mektup kötüyse, söyle. Tekrar yazayım– Lütfen!”
İki eliyle birden ellerimden tuttu, boynunu büküp rica etti.
“Bırakalım geçmiş geçmişte kalsın. Off, hayır ya, eğer başın belaya girerse elimden gelen her şeyi yapacağım senin için, söz!”
“…Madem bu kadar çok ısrar ediyorsun, kabul.”
“Gerçekten mi?’
‘’Ama Sakura’nın kabul edip etmeyeceğini bilmiyoruz. Sakura’nın sana olan hislerine bağlı. bunun bilincindesin, değil mi?”
“Evet. Salak değilim biliyorum tabii. Şansımın yüksek olmadığını.”
Belki çok streslidir şuan ama en azından Sakura’nın kabul etme ihtimalinin 50% bile olmadığını biliyormuş çok şükür.
Sakura’nın özellikle de erkeklerden uzak durduğunu biliyorum. Bu gerçeği göz önünde bulundurursak eğer, ihtimalin sıfır olduğunu varsayabiliriz. Ama bu çocuk çok neşeli ve istekli halde şuan.
“…Tamam. mektubunu ileteceğim. Anlaştık?”
“Ayanokouji…..! Hayatımı kurtardın!”
Elimi sıkıp başını eğdi.
Madem anlaştık o zaman mektubun içeriğini bir gözden geçireceğim önce. Mektubun Sakura’ya gideceğini biliyoruz,ki bu durumda çok nazik olmak gerekiyor, aşk itirafı olduğunun belli olması da gerek. Aksi halde hiç etkili olmayacaktır.
Yamauchi’nin bu işi kendisi çözmesi gerek. Hiç olgun değil bir kere. Daha önce telefonlaşmamışlar, mesajlaşmamışlar bile. Birden ilanı aşk fazla riskli. Eğer şansını arttırmak istiyorsa, önce sakura ile iletişime geçip onunla samimiyet kurması lazımdı. Ama Yamauchi’nin bu metodu da fena değilbir açıdan da. Aşk, iki insan arasında kendiliğinden gelişir. Dünyada sıfırdan başlayan bir sürü aşk hikayesi de var.
“İlk olarak—“.
Yamauchi gibi, aşk konusunda benimde deneyimim sıfır ama onun durumuna uygun bir şeyler yazdırmaya çalışacağım.
“Bu arada, bir şey daha yazacağız. Mektubun cevabını okul binasının arkasında versin.”
“Okul binasının arkasında mı? İkinci jimnastik salonunun karşısında mı?”
“Evet, orda. Orada birisine açılırsan kabul eder gibi bir söylenti var, duymuşsundur belki.”
Dilek ağacı gibi bir efsane bu da herhalde. Ne çok efsane varmış ya okulda.
“tamam, ambiyans katmak için değil mi?”
“Aslında sadece söylenti değilmiş. Bir öğrenci açılacaksa okulun arkasında açılırmış birisine. Kural gibi bir şeymiş.”
Açılmak ile okul binasının arkasıyla bir bağlantı bulamadım, aman ne düşünüyorsa artık.
Blogumuza destek olmak için yorum yapabilir, sosyal medyada paylaşabilirsiniz.
Not: Cilt 4.5, Kısım 4, Part 1, 15 Aralık Cumartesi günü yayınlanacaktır.
Keyifli okumalar~~