Youkoso Jitsuryoku, Cilt 5, Bölüm 7 : Taş- Kağıt- Makas Oyunu

Spor festivaline kim katılacak diye karar vermek dışında yapılması gereken başka şeyler de vardı. Spor festivalinin sorunsuz geçmesini sağlamak için çoğunluğun birebir uyması gereken hazırlıklar gibi.

Yarışmalardan marşlara, marşlardan egzersizlere kadar ayarlamalar yapılması gerekiyordu.

Beden eğitimi derslerinin çoğu serbest zaman ilan edildi ve öğrencilere istedikleri her türlü çalışmayı yapma izni verildi.

“Ödünç aldım!”

Ertesi gün beden dersi için Hirata okula başvuruda bulunarak güç ölçüm cihazını ödünç almayı başardı. Horikita’nın atletik olanların üstünlüğüne dayanan planı, kendine güvenenlerin güçlerini birleştirecek bir plandı. Basit ama işe yarayabilecek bir plan.

Özellikle de, erkeklerin tamamen güce dayalı rekabet edeceği birkaç yarışmadan fazlası vardı.

“Herkesi tek tek inceleyelim. Bakalım hangi kolumuz daha güçlü? Bana sonuçları söyleyin ki not edeyim. İki cihaz aldım; hem daha verimli sonuçlar alır hem de zamandan tasarruf ederiz.” dedi, Hirata.

Bunu söyleyerek bir cihazı yanındaki Hondou’ya diğer cihazı da diğer yanında ki Yukimaru’ya verdi. Bir elin nesi var iki elin sesi var mantığıyla hareket etmek istiyordu belli ki. Ama bu konuşmaları duymazdan gelen Sudou cihazın birini kapıp zorla aldı.

“Benden gönüllüyüm, Hirata. Eğer benden başlarsak yüksek standartlar belirleyebiliriz.”

Mantığını tam olarak anlayamamıştım ama gücüyle övünmek istediğini ap açıktı…

“Um… öyleyse diğeri de Sotomura-kun olsun.”

Zorla değişiklik yaptırıldığı için, başlangıç noktasının bir kez daha ayarlanması gerekiyordu.

“Bakmaya devam et Ayanokouji. İşte, sınıfı taşıyacak adamın gücü bu.”

Sudou özgüven patlaması yaşayarak gülüyor, kendisini gösteriyordu. Zorla kendisini ilk sıraya yerleştirmişti oysa ki.

“Uraaa!”

Mücadele ruhuyla dolu Sudou’nun omuzu, cihazı sağ elinde tuttuğu sırada sallandı.

Cihazın ekranındaki sayısal değerler hızla yükseliyordu. Bir anda 50’nin üzerine geçti ve 60’a çıktı derken 70’e kadar yükselmeye devam etti. Ardından dijital olarak görüntülenen değer 82,4 kg da durdu. Etrafta kısa süreli bir uğultu patlak verdi.

“Epey güçlüymüşsün!” diye mırıldandı Kouenji.

“Heh. Çünkü hep antrenman yapıyorum, doğal. Hey, sen de yap Kouenji.”

Tahrik etmeye çalışır gibi bir hali vardı, cihazı teslim ederken Kouenji’ye değerini gösterdi.

“Hiç meraklı değilim. Beni görmezden gelebilirsiniz.”

Tırnaklarını törpülemeye devam ediyor, arada bir parmaklarını üflüyordu.

“Yoksa kaybetmekten mi korkuyorsun? Tabii böyle bir sonuçtan sonra anlaşılabilir bir durum.”

Çok ucuz bir kışkırtma taktiğiydi bu… Ancak Kouenji  yüzüne bile bakmadı. Cevap vermeye niyeti yok gibiydi.

“Tch… hey Ayanokouji.”

Sudou’nun hemen yanında dikildiğim için cihazı elime tutuşturdu.

“Hayır gerek yok, sonra hallederim.”

“Huh? Sen de mi? Dalga geçmeyin artık. Sırayla yapacak herkes işte.”

Kendini zorla sıranın başına koyan Sudou’yla uğraşmamayı tercih ediyorum..
En yakında kim varsa ondan başlanacaksa… 2. kişi ben oluyorum.. Off..


İkinci kişinin ben olunca da …..  işler biraz karışıyor tabii.

Sudou’nun 82,4 kg’ının oldukça yüksek bir değer olduğunu anlayabiliyorum ama lise bir öğrencileri için ortalamanın ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok ki..

Geçmişte yüzlerce hatta binlerce kez bu tür ölçüm cıhazlarını kullandım ama yaşıtlarımın ortalamasının ne olduğunu daha en ufak bir fikrim bile yok.
Kişisel kayıtlarım dışında hiçbir kayıt tutulmamıştı.

“Hey Sudou. Bir lise öğrencisinin ortalama gücü ne kadar olur sence?”

“Ha? Bilmem. 60 civarı falan olması gerekmez mi?”

“60, ha…?”

Monitörünü görebileceğim şekilde cihazı tuttum. Kolunuzdaki güç, kaslarınızın ne kadar kalınlığıyla ölçülmez sadece…

Elbette alakası yok demiyorum ama önemli olan ön kolda bulunan brachioradialis kası ve fleksör carpi radialis kası olarak bilinen kaslardır..

Cihaz, ön kol kaslarının kasılmasına neden olarak tendonların çekilmesiyle  parmakların bükülmesine neden olur. Bu nedenle bu özel kas demetini çalıştırarak kişi kavrama kuvvetini geliştirebilir. Başka bir deyişle, belirli bir miktarda kas kütlesine sahip olduğunuz sürece nasıl antrenman yaptığınıza bağlı olarak da, 100kg’ı aşmak mümkündü.

Doğal olarak bunu başarmak için uzun süre kol kası çalışmak yeterli oluyor..

Yavaş yavaş koluma kuvvet ekleyerek cihazın artışını kontrol altına aldım. Sonra 44’ü geçince ince ayarlamalar yapmaya başladım. 55’i geçtikten sonra biraz daha ekledim ve 60’ın biraz üzerine ulaşınca üzerine kuvvet eklemeyi bıraktım.

“… Yapamam daha fazlasına çıkamam.”

Bunu söyleyerek ölçüm cihazını bıraktım ve yanımdaki İke’ye verdim. Ardından da Hirata’ya bildirdim.

“60,6 çıktı.”

İlgisizce bir şekilde söyledim.

“İyi… oldukça güçlüsün, Ayanokouji-kun.”

Etkilenen Hirata bana doğru döndü ve gülümsedi.

“Ha? İyi de, bu ortalama değer değil miydi? Yüksek bir değer mi?”

“Ortalamanın bundan daha az olduğunu düşünüyorum. 45-50 civarıdır herhalde?”

“Hirata… 42.6 yaptım. Bana ufak bir bonus ver de 50 olsun.”

İke rapor vermeye geldi. Küçük bir bonus için istekte bulundu. Buruk bir şekilde gülümsedi ama Hirata bilgisayarına 42.6 diye not aldı.

Sotomura 41, ondan sonra gelen Miyamoto ise 48 yaptı. Kesinlikle 50 puanın altında bir çok kişi çıktı…

“Demek… bu yüzden 60…yüksek…”

Anlaşılan Sudou gibi birine genel ortalamayı sormak yanlıştı. Normal ortalamayı bilmesi mümkün değildi ki.. 

Ortalamaya girip yarışmalara katılmaktan kurtulmayı düşünmüştüm ama çok büyük hesaplama  hatası yaptım anlaşılan.
Bu oranla, bazı Önerilen Katılım etkinliklerine katılmam gerekecek, off.

Kouenji’yi bir kenara bırakırsak sınıfta 2. oldum. Büyük bir pot kırmışım gibi hissediyordum.

3. sırada 57.9 alan Hirata vardı.

Düşündüğüm gibi, onun gibi güçlü birisi iyi bir sonuç elde etti.

Öte yandan tüm sınıfı spor festivalinde taşımak isteyen Sudou sınıf arkadaşlarının sonuçlarını görünce hayal kırıklığını gizliyemedi.

“İnanılmazsınız, benim sınıfım… benim dışımdaki herkes işe yaramaz çıktı, inanamıyorum. Ayanokouji’den sonrası gelmese de olur şuan.”

Belki doğruyu söylüyordu bunu bilemem ama herkesin yüzüne söylemesi fazla garip oldu…

Erkeklerin güç ölçümü bittikten sonra bu kez kızlar ölçüm cihazını aldı. Sanırım erkekler de olduğu gibi kızlarda da güç kullanılması gereken karışık yarışmalar var.

Hirata hala ölçülen sonuçları Sadece Önerilen Katılım etkinlikleri çerçevesine dolduruyor ve bir araya getiriyordu.

“Halat çekme ve çok yönlü halat çekme yarışmaları basit bir şekilde kavrama gücüne göre sıralanabilir. Sudou-kun, Ayanokouji-kun, Miyake-kun ve ben.”

“Hey, bir şeyi merak ediyorum, bu çok yönlü halat çekme yarışmasını hiç duymamıştım. Sen nasıl öğrendin.”

“Ben de hiç duymamıştım bu yüzden araştırdım. Tam olarak duyduğun gibi dört yönden ip çekeceğimiz bir yarışmaymış. 4 sınıftan 4 kişi seçilecek ve toplam 16 kişi halat çekecek.”

Gücün önemli olduğu normal halat çekmenin aksine burada taktikler önemli olacak demek…

Hirata çok yönlü halat çekme yarışması için katılımcıları yazmaya başladı.

“Hey Hirata, hiç katılma şansımız yok mu?”

“Şöyle söyleyim. Örneğin çöpçü avında atletizmden ziyade şansın önemli olduğunu düşünüyorum.”

“Şans ha? Öyleyse nasıl karar vereceğiz?”

“Basit bir yol seçelim. Taş-kağıt-makasa ne dersiniz?”

Bunun ciddi Hirata’ya yakışmadığını düşündüm ama şaşırtıcı derece makul bir teklif olabilirdi.

Bir bireyin hayatında şans beklenmedik şekilde büyük bir faktördür. Belirsizdir ama şans sayesinde bir bireyin hayatının 180 derece değişmesi mümkündür de.

Yetenekli olsa da bir firmanın çalışanı olarak kalan insanlar var ancak yetenek olmadan da başkan konumuna gelmeyi başaran insanlar da var, mesela.

Böyle yaşanan örnekler, şans faktörünün varlığını kanıtlıyor işte..

Tabii ki genel faktörler çoğu zaman asıl nedendir. Ama spor festivalindeki çöpçü avı için sadece taş-lağıt-makas yeterli olacaktır diye düşünüyorum ben de.

Taş-kağıt-makas oynamak için birkaç kişilik gruplara ayrıldık. Tabii ki katılmaya niyetim yoktu. Sadece kaybetmek için dua ederek ilk tura katıldım, kazandım.


Sonra kaybetmek için yalvararak dua edip 2. tura katıldım.  (bu arada 2.tur finaldi) Yine yendim ya. Şansın bende olmaması gerekiyordu.

Üç erkek ve iki kız 2.turda yendiği için, kazanan beş kişinin katılmasına karar verildi.

“Ayanokouji-kun, Yukimura-kun, Sotomura-kun, Mori-san ve Maezono-san. Beşiniz katılıyorsunuz o zaman.”

Sonradan Sudou’yu da ekledik. Altımız çöpçü avına katılacağız.

“Kopou! Ben çöpçü avına seçildim! Kopou!”

Sensei gözlerini devirip kafasını çevirdi.

“Neden taşı seçtim ya? Kopou!”

“İyi de anlaşıp oynadık zaten…”

Bu yaşadığım şeye ne deniyor şimdi? Şans mı şanssızlık mı? Ben söyleyeyim… Kesinlikle şanssızlık…

“Kıskanıyorum—“

İke kazananları kıskandığını dile getirdi.

Şans dediğimiz şey, kişinin bakış açısına göre değişmesi ilginçti. Hayır ya…

Pozisyonumu başka birine devretmek istediğimi söyleyecektim ancak tek bir cümle bile bir tartışma yaratabileceğinden yapmamayı tercih ettim.

Ayrıca katılmak istemeyen Sensei gibi öğrencilerin de memnuniyetsizliğini görebiliyordum.

Bu tarz kaırşıklıklar sayesinde katılım listesi de tamamlanmıştı… Şimdi itiraz edersem, farklı anlamlandırılacaktı.. Off ya.

“Bitti.”

Hirata tüm yarışmalara katılacakları belirledikten sonra yaptığı listeyi kapattı.

Sınıfın sakinliğini yeniden kazandığını görünce rahat bir nefes aldı. Ancak bu sadece geçici bir meseleydi, yapılacak antrenmanlara ve diğer sınıflardan edinilen bilgilere bağlı olarak büyük değişikliklere uğrayacak kısımlar olacaktı elbette.

“Az önce karar verdiğimiz bilgiler son derece önemli ve başka sınıflar tarafından öğrenilmesini istemiyoruz. Bu yüzden kendi sıranızı ve ortağınızı yazmanızı istiyorum. Böylece geride hiçbir kayıt kalmayacak.”

Hirata gibi her şeyi hesaba katan biri için, bu öngörü uygundu. Tabii, kaydetmek için telefon kullanırlarsa, bilginin nereden yayılacağını bilemeyiz.

Bilgisayarını herkese dolaştırıldı. Sınıfın durumunu izlerken Horikita konuşmaya başladı.

“Neyin var, Ayanokouji-kun? Yüzün soluvermiş.”

“İstekli olmayan katılımcılar seçildi… Rahatsız oldum.”

“Yapabileceğim bir şey yok. Bu sınıfta atletik öğrenciler ve atletik olmayan öğrenciler arasında dağlar kadar fark var.”

“Doğru, haklısın.”

Sadece Tavsiye Edilen Katılım etkinliklerine kimlerin katılacağına karar verildi…

Beklenildiği gibi en çok katılıma sahip olanlardan biri Sudou. Dayanıklılığı hakkında endişeleneceğimiz noktaya kadar tüm yarışmalarda yarışacaktı.

Kızlara gelirsek, Horikita ile başlayarak bir çok öğrenci 3 etkinliğe katılacak.

Talihsizlikler beni bulduğu için 2 etkinliğe katılmak zorunda kalıyorum…

Tabii ki, bu karar son değildi.  Yerimi alabilecek birisi çıkarsa ortaya hemen değiştirme niyetindeyim. Şimdilik sorun yokmuş gibi davranacağım o kadar.

Hayır.. Benim bu işi başkasına ne pahasına olursa olsun paslamam gerek.


Merhabalar baylar ve bayanlar, ben çevirmeniniz Viztorio. Birkaç bölümü ben atmamıştım bazı teknik sorunlardan dolayı ama geri döndüm ^-^ Mümkün olduğunca her hafta bölüm atmaya çalışacağım. İyi okumalar…