Yine bir okul sonrasıydı. Horikita sınıftan hemencecik çıkmış yurda dönmüştü. Her zamanki gibi. Planımı uygulamaya koymak için tam zamanıydı. Kushida’yı da destek ekibine bi’ katayım. “Vaktin var mı?” Yurda dönmeye hazırlanan Kushida’ya seslendim, beklenmedik birisi seslenince kafasını çevirdi haliyle. “Benimle konuşman biraz olağan dışı. Bir şeye mi ihtiyacın var?” “Evet. Eğer senin için bir sorun…
Sınıfta etrafa bakındım. Ee ne olacak şimdi, niye bakınıyorum ki ben? “Okuldan sonra beraber ders çalışsak mı?”, katılmak ister misiniz? Diye sorsam, Sudou ve Ike ile denk geldikçe beraber yemek yiyecek kadar yakınız. Hem de onlar hep ders çalışmaktan uzak kaldılar şimdiye dek. … Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Bir kez olsun onlara sormayı deneyeceğim. “Sudou,…
“Öğlen boş musun? Öğleni beraber yiyelim mi?” Tenefüste, Horikita yaklaşıp sordu. “Senden beklenmedik davet. Nedense korkuyorum.” “Korkulacak bir şey yok. İstersen sana vejetaryen yemeği ısmarlarım.” O yemek ücretsiz değil mi be? “Şaka yapıyorum. Ne istersen ısmarlayacağım.” “Bu daha korkutucu ya. Bu işte bir bit yeniği var mı peki?” Horikita’nın beni yemeğe davet ettiğini de gördüm,…
Başarısızlar Grubu Mayısın ilk haftası bitmek üzere. Ike ve diğerleri, öğretmenleri sessizce dinlemeye başladılar. Sadece Sudou derslerde uyumaya devam etti, ama kimse onu durdurmaya çalışmadı. Çünkü kimse puanlarımızı arttırmak için güvenilir bir yöntem bulamamıştı. Sudou’nun alışkanlıkları eskisi gibiydi. Yine de, Sudou her gün sınıftakilerin öfkelerine maruz kalıyordu. … Benim de uykum var. Tam öğlen arasından…
Okuldan sonraydı. Hirata öğretmen masasının başında, toplantıya hazırlanmak için kara tahtaya bir şeyler yazıyordu. Hirata’nın karizması sayesinde, Horikita ve Sudou hariç herkes katılmış gibiydi. İkisi sınıftan çıkalı çok oluyordu. Tartışma başlamadan önce, benimde sınıftan çıkmam lazım. “Ayanokouji~” Masasının altından, Yamauchi kafasını dışarı çıkarmış haldeydi. Ölü balık gibiydi. “Bu ne laan!? N-ne oldu?” “Bunu, 20,000 puana…
“Puansız ne yapacam ben ya?” “Dün puanlarımdan son kalıntıları da kullandım…” Chiyabashira-sensei sınıftan çıktıktan sonra, sınıf tam bir kaos havasındaydı. “Puandan çok, sorun sınıfla alakalı… Neden beni D sınıfına yerleştirdiler!?” Yukimura’nın hayal kırıklığına uğradığı her halinden belli oluyordu. Yüzü gözü de ter içindeydi. “Bir saniye. Yani biz istediğimiz üniversiteye gidemeyeceğiz öyle mi? O zaman ben…
Başarı temelli dünyaya hoş geldiniz Mayıs ayının ilk ders zili çalmıştı. Kısa bir süre sonra, Chiyabashira-sensei elinde sarılmış bir posterle içeri girdi. Yüzü her zamanki gibi ciddi ve sertti. Menopozda mısınız? diye bir espri yapsam, yüzüme demir sopa fırlatırdı kesin. “Sensei~, menopozda mısınız?” Ike gerçekten yüksek sesle sormuştu. Aynı şeyi düşündüğümüz için çok şaşırdım. “Evet,…
“Hey, Kushida-chan ve arkadaşlarıyla dışarı çıkacağız, sen de gelmek ister misin?” Öğleden sonraki derslerden birinde, telefonuma mesaj geldiğinde, kendimden geçmiş bir şekilde tahtadaki notları defterime yazıyordum. Oh… Bu, insanların bahsettiği genç öğrenci hayatı mı? Okuldan sonra bir yerlere ilk defa davet edilmiştim. Reddetmek için hiçbir sebep sunmadım ama kimlerin geldiğini sordum. Eğer tanımadığım çok kişi…
“Hey, eğer dürüstçe anlatırsan, seni affederim. Tamam mı?” “ dürüstçe derken?” Öğlen yemeğini bitirdikten sonra, Sudou ve diğerleriyle yiyecek içecek otomatı önünde muhabbet ediyordum. Birden, Ike yaklaştı. “… Biz arkadaşız, dimi? 3 yılı beraber geçirecek kankayız, ha?” “Uh… Evet. Doğru, ama…” “Peki… Eğer bir kız arkadaşın olursa, bize söylersin, dimi?” “Ha? Kız arkadaş mı? Hmm…
3.ders, tarihti. Chiyabashira-sensei’nin dersi. Öğretmenler zili çalınca sınıftan içeriye girdi. Öğrencilerin davranışları yine de değişmedi ama. “Millet, sessiz olun— Bugünün dersi daha ciddi olacak.” “Ne demek istiyorsunuz~ Sae-chan-sensei~” Öğrenciler ona çoktan lakap takmıştı bile. “ Ay sonuna geldik. Küçük bir test yapacağız. Bunları arka sıralara dağıtın.” İlk sıralara kâğıtları dağıttı. Test benim masama ulaştı….