Karanlıkta, yeşil ışık taşları çevreyi loş bir şekilde aydınlatıyordu. Işık hafif bir gölgeyi belli ediyordu. Gölge bir canavara çömelmiş ve umutsuzca önünde bir şey çiğniyordu. “Eww~ Blegh, lanet olsun, bu son derece iğrenç!” Hajime ikiz-kuyruklu kurdun etini yerken lanet okudu. Etrafta yalnızca onun eti çiğneme sesi vardı. En sert kaslardan oluşan eti dişleriyle parçalarken, damlayan…
Damlar… Damlar… Yanağına damlayan ve ağzına akan suyun verdiği hissi algılayan Hajime, yavaş yavaş kendine geldi. Hayatta kalmasının imkansız olduğunu düşünürken yavaşça gözlerini açtı. (… Ben hayattayım?… Kurtuldum mu?) Şüpheyle ayağa kalkarken kafasını deliğin alçak tavanına çarptı. “Ah!?” Anca şimdi açtığı deliğin yaklaşık 50 cm yüksekliğinde olduğunu hatırlayabildi. Hajime tavana doğru elini kaldırdı, yüksekliği artırmak için dönüşüm…
Akan suyun sesi etrafı doldurmuştu. Soğuk bir esinti Hajime’nin yanağına sürtündü, vücudu içine kadar işleyen soğuk yüzünden titredi. Yüzü zonkluyor, beline sanki rüzgar esiyor gibiydi. Hajime kendine gelirken inledi. Acıyı sadece kafasında değil tüm vücudunda hissediyordu. Hajime kaşlarını çattı ve iki koluyla üst vücudunu destekleyerek doğrulmaya çalıştı. “Ow~ Vücudum… her yerim ağrıyor…*etrafa bakar* Burası… neresi? Neredeyim…
Behemoth’un ölüm sancıları bütün bölgede yankılandı, taş köprü büyük bir tıkırtı sesiyle çöktü. Ve sonrasında… Hajime, molozlarla birlikte uçurumda kayboldu. Düşerkenki bağrışları tıkırtı sesi yüzünden duyulamıyordu. Kaori için ağır çekimde oynayan bu sahne onu umutsuzlukla doldurdu. Dün geceki olay tekrar tekrar aklından geçti. Ay ışığı tarafından aydınlatılan odada iltifat olarak bile lezzetli kabul edilmeyen Hajime…
Köprünün her iki ucunda da aniden kıpkırmızı bir ışık saçan büyülü çemberler belirdi. Bir taraftaki büyülü çember yaklaşık 10 metre genişliğindeydi. Diğer tarafta ise köprüden merdivene uzanan kısımda oluşan büyülü çemberler yalnızca 1 metre genişliğindeydi fakat çok sayıda vardı. Çok sayıda küçük büyülü çemberlerin içinden, kılıç kuşanan kalabalık bir iskelet ordusu çıktı. Boş göz yuvaları,…
Şu anda Hajime ve diğer herkes 【Büyük Orcus Zindanı】’nın girişinde toplanmıştı. Hajime karanlık ve kasvetli bir giriş hayal etmişti ama müzeye benzer bir şeyle karşılaşmıştı. Hatta giriş tarafında bir resepsiyon masası vardı. Güzel gülümsemesiyle üniformalı bir abla zindana giren ve çıkan kişileri kontrol ediyordu. Görevlilerin buradaki işleri Statü Plakalarını incelemek, zindana giren ve çıkan kişilerin…
Önsöz Dürüst olmak gerekirse ben düzgün bir insan değilim. Bunu başkasının söylemesine ihtiyacım yok. Eğlence sektöründe çalışan annem, beni terk ettiğinde babamın sırtına bir sorumluluk baskısı yüklendi. Her gününü bir hademe olarak kasvetli bir şekilde yaşayarak geçirdi. O manzaraya baktıkça kendimi hasta gibi hissediyordum. …ve bu yüzden daha güçlü olmaya ve kendi ayaklarım üzerinde durmaya…
【Büyük Orcus Zindanı】 Yüz kattan oluşan dev bir labirentti. Yedi Büyük Zindan’dan biri olan bu zindanda ne kadar aşağıya inersen Büyülü Canavarlar o kadar güçlenirdi. Buna rağmen zindan, paralı askerler ve maceracılar için çok popüler bir yerdi. Hem de yeni başlayanlar için harika bir eğitim noktasıydı. Bunun nedeni Büyülü Canavarların gücünü zindan katına göre değerlendirmenin…
Hajime’nin en güçsüz olduğu gerçeği herkes tarafından bilindiğinden beri iki hafta geçmişti. (Ç.N: Ve benim yüklediğim son bölüm üzerinden iki hafta geçmişti.) Şu anda Hajime, mola zamanını Kraliyet kütüphanesini kontrol etmekle geçiriyordu. Elinde “Kuzey Kıtası’nın Büyülü Canavarlarının Resimli El Kitabı” başlıklı büyük bir el kitabı vardı. Hajime’nin bu kitabı okumasının nedeni, iki haftalık eğitimden sonra…