“Lanet ols-…” Yurdun lobisine döndüğümde, Katsuragi bir koltuğa oturmuş iç çekiyordu. Beni görünce hemen ayağa kalktı. ‘Ben de seni bekliyordum. Bugünki garip sahneye şahit olduğun için özür dilerim, gelmende ısrar ettim.” “Hayır, seninle gelmeye ısrar eden bendim. Ben de sana yardımcı olamadığım için üzüldüm asıl.” “Hayır, hiç öyle düşünme. Zaten imkansız bir istekti, vazgeçmekten başka…
“Oi, Ike. Katsuragi’yi araştırdım.” “Cidden mi? Çok iyisin, Ayanokouji. Şuan gözüme girdin.” Bir elini sağ omzuma atarak beni övdü Ike. Onun gözüne girecek bir şey mi yapıyordum yani? İçten içe beni nasıl değerlendirdiğini fark edip içerledim. Ona durumu anlattım sonra. “Maalesef, kime vereceğini öğrenemedim.” Aslında doğru değildi. Detay vermem gerekirse, onun hediye verebileceği bir kız…
Beklenmedik görgü tanığı Ertesi sabah. Hirata ve Kushida’nın gruplarından oluşan sınıfın bir kısmı, bilgi alışverişi için acele ediyordu. Ike ve arkadaşları, kızlar arasındaki popülaritesinden dolayı Hirata’dan nefret ediyorlardı. Böyle söyleniyorlardı ama Hirata’ya yapışan kızlar sayesinde haylaz haylaz sohbet edip kendilerini eğlendiriyorlardı da. Onların konuşmalarını dinlediğim kadarıyla, istedikleri bilgiyi edinememişler. Tek yaptıkları, doğrudan sordukları insanların isimlerini…
Büyük Horikita ile sohbetimizden nerdeyse otuz dakika sonrası işler değişmeye başladı. Aynı kıyafetlerini giymişti yine Katsuragi. Yavaş yavaş bulunduğum yere doğru geliyordu. Uzaktan gelişini izlerken elinde dün aldığı hediye kutusunu fark ettim. “Bu ne oluyor şimdi?” Ayın 29’u daha gelmedi ki. Normalde insanlar doğum gününe kadar bekletmez mi hediyeleri ya. Ama şuan elinde taşıyor. Belki…
Ziyaret ettiğimiz ilk sınıf biraz tuhaf hissettirdi. Aynı temel düzene sahip olmasına rağmen, tamamen farklı bir yere gelmişiz gibi hissettirdi. Kendi evinde oynadığın bir maçla deplasmandaki bir maç sadece birazcık farklıdır diye kendimi teselli ederek yanlış anlamamı düzelttim. Sınıfın düşmanımız mı yoksa müttefikimiz mi olduğunu bilmediğimizden sınıf hakkındaki ilk izlenimimiz de farklıydı. Ike ve Yamauchi…
“Çok sıcaaak…bu sıcak insanı öldürür ya….” Ertesi gün, Katsuragi’nin ne yaptığını gözetlemek için, kendimi ağaçlarla kaplı bir sokakta buldum. Bu sokak, yurtlara giden yolun üzerinde. Bu sokaktan geçerken üst sınıflardan biriyle karşılaşmamak imkânsız yani. Ayrıca, bu sokak, içinde çok çeşitli mağazaların dükkanların olduğu Keyami alışveriş merkezine de gidiyor. Yani, nereye giderse gitsin onu kaçırmam imkansız….
Okuldan sonra sınıf belli gruplara ayrıldı. Ama zaten çok fazla yardım eden insan yoktu. Kushida güzel kızlar & birlik takımına liderlik ederken Hirata ve Karuizawa kahramanlar & kızlar takımına liderlik ediyordu. Görgü tanığını kendi başlarına aramaya karar verdiler. Ama bu kadar kısa bir zaman diliminde sonuç elde etmek zor olacaktır. Okulda kayıtlı 400 öğrenci var….
Alnımdaki teri sildim kolumla. Çok sıcak ya. “İyi ama—neden Kikyo-chan burda değil? Ha, Ayanokouji?!” Ike ile buluşur buluşmaz sorduğu şey, Kushida’nın yokluğu oldu. Ama bana bunu sormamasını tercih ederdim. Horikita ve Kushida’nın,- onların programlarını takip etmiyorum ben- galiba hınçlarını almak için benzersiz bir hedef tahtasıyım onlar için. Bu arada, aramızda böyle bir iletişim olmasından da…
Kısım 2: Katsuragi Kohei sorunlu çıktı Hep japon toplumunun dinlere karşı hoşgörülü olduğunu düşünmüşümdür, tabii, eski zamanları saymazsak yani. Bu devirdeyse, hangi dine inandığınız ve ibadetleriniz kimsenin umurunda değil. İnançlı olmamayı seçseniz de, hoş karşılanıyor. Bu duruma rağmen, dini bayramlar da kutlanmadan edilmiyor tabi. Mesela Noel. Hristiyanlık inancından etkilenerek kutlanan bir bayram. Bu bayramların, insanların…
“Nasıl geçti, ilk fal deneyimin?” “Ya seninki nasıldı?” “Gayet tatmin oldum. Bu falcı dünyaca meşhurmuş. Doğru çıkma olasılığı da yüksekmiş haliyle.” dedi. “Herhalde… basit bir iş diye düşünmüştüm ama şaşırtıcı derecede zormuş.” “Ne demek istiyorsun anlamadım?” diye sordu. Yarısından çoğu falcılardan duyulan kalıplaşmış cümlelere, kelimelere hatta tahmin edebileceğimiz imajlara dayalıydı. Ama bunun içine,…